Senin hukukun benim hukukum
Zaman gazetesinin haberine göre,
CHP, 'kayıp trilyonlar' sebebiyle zor günler geçirirken anayasa hukukçusu Adnan
Küçük yeni bir iddia
ortaya attı. Küçük, İş Bankası'nda hisseleri bulunan CHP'nin yıllardır
Anayasa'yı ihlal ettiğini savundu.
Sanki başörtüsü yasağı anayasaya
uygun mu? Türkiye’de güçlüysen senin hukuk(suzluğ)un yürür. Darbeleri översin,
darbecilikten yargılanmazsın. Bir kitapevine bomba atan astsubay için “Tanırım
iyi çocuktur.” dersin bu olayla ilgili iddianame hazırlayan savcıya dünyayı dar
edersin. Ama adın başka bir savcının olur, bir partiyi kapatmak için
hazırladığın iddianamede ‘kandan başka bir şeyle beslenemeyen vampirler
gibiler’ dersin, kahraman olursun. 12 Eylül darbesinden sorumlu kişiler
yargılanmalı dersin, “görevini kötüye kullanan savcı” olursun.
Tabi bu söylediklerim bir durum
tespiti. Ahmet Kaya’nın şarkısındaki gibi: “Kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak
elbette!”
Kontur Turizm ile Isparta’ya yolculuk
Isparta Konya’ya 4,5 saat
uzaklıkta, toplam 419 bin nüfuslu, geliri büyük oranda yaklaşık 40 bin
üniversite öğrencisine bağlı bir ilimiz. Hafta sonu Kontur Turizmin ile
Isparta’ya bir yolculuk yaptım. Sefer sırasında muavinimiz, Amerikalıları
masum, Müslümanları terörist gösteren bir filmi (Müslüman teröristler (!) bir
yandan öldürüyor, bir yandan da “Allahuekber” diyorlardı.) dvd’ye koyunca bir
tuhaf oldum. Filmde terörist Müslümanlar, suçsuz Amerikalı kadınları, çocukları
vahşice katlediyorlardı. Filmin muhtevasının “yoğun propaganda” içerdiğini
söylediğimde muavin dvd’ye Transformers adlı başka bir aksiyon filmi koydu. Görevlinin
bu duyarlı tavrı hoşuma gitti doğrusu.
Otobüs firmaları seyirlik
filmlerinin seçiminde biraz daha duyarlı olmalılar. Hele hele çoluk çocuk
demeden Filistinli Müslümanları katleden Siyonist rejime arka çıkan Amerika’nın
propagandasını yapan film şirketlerinin ürünlerini tercih ederken…
DTP’nin teklifi
Özgür-Der’in yaptığı bir açıklamayla
desteklediği DTP Şırnak milletvekili Hasip Kaplan'ın TBMM'ye sunduğu TSK İç
Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin değiştirilmesine yönelik teklifi gayet makul.
“Bir de bunu deneyelim!” mantığıyla hukuk adı altında iktidara dur denilmek
istendiği bir ortamda gündeme gelen bu teklif yerindedir. Bu madde 1960
darbesinin ardından 27 Mayıs cuntası tarafından yürürlüğe kondu. Amaç, halkın
iradesini bastırma ve iktidar üzerinde askeri vesayeti sürdürmekti.
Bu madde sayesinde TSK, darbe
yapabilme ve Meclis'i kapatıp, hükümetin faaliyetine son verebilme konusunda
kendisini yetkili görebilmiştir. Daha tuhaf olan şey ise bu hukuk ve ahlak dışı
eylemin yasal zemininin bulunduğu iddiasıdır. Bu yasa değişse bile suç
işlemenin cezasını bulmasının zaman zaman “gücü yerinde olmayanlar” için söz
konusu olduğu bir ülkede darbeciliğin son bulmasını beklemek zor. Yine de darbeciliğin
hukuksuzluğunun altının çizilmesi bağlamında bu değişiklik önemli.
Bu bağlamda, Hasip Kaplan'ın ilgili
maddedeki "Silahlı Kuvvetlerin vazifesi Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin
edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır" hükmünün,
"Silahlı Kuvvetlerin görevi ulusal sınırları dış tehdit ve tehlikelere
karşı korumaktır" şeklinde yeniden düzenlenmesine yönelik teklifi
yerindedir ve desteklenmelidir.
Allah rızası için kardeş öldürmek olur mu?
En çok dinlediğim radyo olan Burç
FM’de Dursun Gürlek Tarih Müsahabeleri adlı bir program yapıyor. Gürlek,
geçtiğimiz pazartesi günü Osmanlı devletinde padişahların “kardeş katli”
uygulamasını asla ve kata nefisleri için yapmadıklarını, devlet nizamı için
kardeşlerini bile feda ettiklerini söyledi.
Bu tür bir uygulamanın fedakârlık
şeklinde takdim edilmesindense, “O dönemde diğer devletlerde de böyle
uygulamalar vardı, tövbe ettilerse Allah bağışlayıcıdır.” demek daha uygun
değil mi? Tarihi “Aynı yanlışlara biz de düşmeyelim.” diye mi, yoksa
“Atalarımız ne güzel insanlarmış.” deyip her yaptıklarına methiyeler düzmek
için mi okuyacağız? “Devlet için kurşun sıkan da adam öldüren de şereflidir!”
söylemi bizden uzak olsun!
Neresini yanlış anlamışım?
Dünkü yazısında
Mustafa Durdu Bey: “Mermer’e hak verdiğim nokta
Murat Kayacan’ın onun fikrini yanlış anladığını söylediği noktadır. Gerçekten
de Murat Kayacan’ın yazısını okurken Mermer bunu mu söylemiş demekten kendimi
alamadım. Gerçekten de Mermer’in hiç belirtmediği yorumların eleştirisini
yapmış Kayacan.” dedi. Yanlış anladığım noktaları makalemden nakillerle belirtseydi bunu “hakkı tavsiye” olarak görür
ve öğüt alanlardan olurdum.