Referanduma dair enstantaneler
Bir arkadaşım, “12 Eylül darbesi yapıldığında çocuktum. Şahit olduklarım psikolojimi bozdu. Buna neden olan askeri darbenin lideri Kenan Evren’in yargılanması için savcılığa suç duyurusunda bulunacağım. Zaman aşımı falan deseler de en azından mahkeme koridorlarında Evren dolansın dursun istiyorum.” dedi.
Kılıçdaroğlu şehir şehir gezip anayasa değişikliğine “Hayır!” demeye davet etti, kendisi diyemedi. “Hayır!” diyememesi hayırlı bir iş oldu. Parti içindeki Baykalcı ekibin komplosu olarak da yorumlanan Kılıçdaroğlu’nun referandumda oy kullanamaması konusunda BDP’li Grup Başkanvekili Bengi Yıldız'dan (kendi açısından) sağlam bir espri geldi: “Duran bir saat de günde iki defa doğruyu gösterir. Bu vesilesiyle de olsa (oy kullanmayarak) bizim gibi bir duruşa sahip olduğu için Kılıçdaroğluna teşekkür ederiz.”
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, “Yargıçlar olarak hukuk devletini ve yargıçların bağımsızlığını Anayasa değişse dahi, yasalar değişse dahi korumak azmindeyiz.” dedi. Biz de kendilerine şöyle diyelim: “Yapacağınızı yapın, sonra yapmak istedikleriniz içinize dert olmasın, millete göz de açtırmayın ve fırsat da vermeyin!”
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, “Bugün dünden daha gerideyiz." demiş. El hak doğrudur, geride olmanız özgürlüklerin ilerlediğine, milletin iradesinin tezahürüne delalet etmektedir, ne güzel!
Referandum günü milli duyguları güçlü bir arkadaşımdan duyduğum ve hoşuma giden bir slogan şöyleydi: “Ya evet de, ya hayır de, bir şey de!”
Referandum öncesinde Saadet Partisi lideri Numan Kurtulmuş verdiği iftar davetinde hiç de hoş olmayan bir tepkiyle karşılaştı. “Zaten ben bu teşkilatta misafirim, buraya kadarmış.” demek yerine krizi başarılı bir şekilde atlattı ve “duruma hakim” bir rüzgar oluşturdu, bir tebriki hak etti.
Birtakım Müslüman çevreler referandumda evet diyenlerin muzaffer olmalarına sevineceklerini ancak tevhidi duruşlarının evet ya da hayır demeyip seçimlere katılmamayı gerektirdiğini ifade edip oy kullanmadılar. Böylece “tevhidi duruş” ile izah edilemeyecek bir tavır sergileyerek DTP ile aynı pozisyona düştüler ve bunda da bir sorun görmediler.
CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek partililere “Sandık başına gidin ve gerekirse kavga edin. Bir gece nezarette kalmaktan bir şey olmaz.” tavsiyesinde bulunduktan sonra Ankara Mamak'ta olaylar çıktı. Böylece Şimşek bize “artist” olduğunu hatırlatmış oldu.
Demokrat Parti’nin sitesini hackleyip "Titre ve kendine gel! Senin Atan (Adnan Menderes) asılmış, kurucun asılmış! Cindoruk'un Dönek siyasetini bırakın!" diyen hackerler siteye Adnan Menderes'in videosunu da eklediler.
Bir tanıdığımın bilgilendirmesiyle Devlet Bahçeli’nin bir miting sırasındaki hesabına muttali oldum. Bahçeli 2009 rakamından sıfırları çıkarıp 2+9=11 ve 29 rakamlarını elde ederek ikisini topladı ve 40 sayısını elde etti. Yani 2009 yılı MHP’nin 40. Yılına işaret ediyormuş. Wikipedia’nın verdiği bilgilere göre biz bu hesabı Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde iktisat doktorası yapmış ve aynı üniversitede İktisat Politikası Ana Bilim Dalı'nda 1987 yılına kadar öğretim üyeliği görevini sürdürmüş Bahçeli’den dinledik. Yani hesaba itiraz ederken, biraz düşünmeniz hatta “hikmet” aramanız gerekebilir!
CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, ‘Evet’ ve ‘hayır’ oylarına bir bakarsak eğitim düzeyinin yüksek olduğu yerlerde 'hayır' çıkıyor. Eğitimsizliğin, yoksulluğun çok olduğu yerlerde 'evet' çıkıyor.” yorumunda bulundu. Sayın Arıtman size soruyorum, “Çine CHP İlçe Başkanı, Bodrum Yurttaş İnsiyatifi Sözcüsü ve otuz köylünün de destek verdiği eylemde 400 koyun dev 'HAYIR' yazısı oluşturdu.” haberine ne diyorsunuz? Ayrıca sosyal demokrat (?) bir parti olarak yoksulların sesi olamadığınız için başınızı ellerinizin arasına alıp düşünmeniz gerekmez mi?
Bu referandumun getirilerinden biri de herhalde bu “gülümseten” hadiselerdi.