Müslüman rahibeler
Hürriyet gazetesi yazarı Özdemir İnce Müslüman rahibeler adlı yazısında şöyle diyor: “Hıristiyanlıkta rahibeler evlenmezler, bizim rahibeler evleniyorlar. Flört bile ediyorlar! Diyanet İşleri Başkanı dinde reform olmaz diyor ama al sana reform! Kuran’da ve hadiste yeri yok ama türbanlı kız flört yaşıyor erkek arkadaşıyla, buna reform (!) denmez de ne denir, fetvaperest Diyanet İşleri Başkanı?”
İnce bilmiyor (ya da gerçeğin üstünü örtüyor) ki, tüm Hıristiyan rahibeler evlenmez, hepsi de elleri ve yüzleri hariç örtünürler diye bir kural yok. Çünkü Hıristiyanlar 4 İncil’in herhangi bir kısmını inkâr edince kendilerini dinden çıkmış hissetmiyorlar. Dolayısıyla sayıları az da olsa evlenen rahibe de var evlenmeyen de örtünen de var örtünmeyen de, tıpkı evlenen ya da bekâr kalan laik(çi)ler gibi.
İnce, Türbanlı kızların flört etmelerini -genelleme yapmasının saçmalığı bir yana- esas alarak buradan “dinde reform” çıkarıyor. Ne kadar sığ bir bakış açısı. Ergenekoncuların darbeciliğinden yola çıkarak, “Tüm laikler ve ulusalcılar darbe çığırtkanıdır, laiklikte ve ulusalcılıkta reform yaptılar!” demek gibi bir şey bu.
TDK sözlüğüne baktığınızda –perest ekinin “tapan” (putperest örneği) anlamına geldiğini görmeniz mümkün. Yani İnce’ye göre Başkan Ali Bardakoğlu önce fetvayı veriyor sonra da fetvasına tapıyor? İyi de böyle bir şey söz konusuysa, İnce’nin bu sapkınlığı desteklemesi gerekmez mi? Tevhidi savunmak İnce’nin neyine? Hürriyet yazarının Diyanet İşleri Başkanlığı’nın varlığını sorun etmemesi de ilginç! Laik bir rejimde devletin din hizmetlerini yönetmesi, sözgelimi hac organizasyonu yapması da neyin nesi?
Yeni sıfat tanımları
Türkiye’yi Türklerin yönetmediğini düşünen İsmet Özel: “Kâfirle çatışmayı göze alan Müslümana Türk denir.” diyor. Yani Üsame b. Ladin’i, Eymen el-Zevahirî’ ve Irak’ta işgale karşı direnen grupları ve Siyonist zalimler ile mücadele eden Hamas’ı da Türk olarak göreceğiz. Peki, Türkiye’de AK Parti’yi destekleyen seçmenin yarısı Türk mü, yoksa gayr-ı Türk Müslümanlar mı? Türk’ün hası aslında Irak ve Filistin’deki Türkler (Yani Arap müminler) mi değil mi?
Türkiye’de Müslümanlık karşıtı çevreleri de hesaba kattığınızda yarın bir gün Özel’den şöyle bir çıkış beklesek hata mı etmiş oluruz: “Kurduğum İstiklal Marşı Derneğine üye olmayanlar Türk değildir!” Ya Rabbi, nelerle uğraşıyoruz?
Ergenekon muhabbeti
Medyanın bir kesimine baktığımızda Ergenekon deyince aklımıza tüm kötülüklerin babası bir oluşum geliyor. Görüldüğü kadarıyla bu oluşumun darbe yapmaya gücü yetmiyor ve kışkırtıcılık yönü ön planda. Bu durumda bazı kurumların “darbe çığırtkanlığına kulak verme” potansiyeli taşıdığını da kabullenmek gerekiyor. Yani iktidarın yapması gereken salt provokatörlere karşı gardını almak değil, darbeye müsait kişi veya kurumları da ıslah etmek. Aksi takdirde laikçi kesimden korkanlar kendisini zorunlu olarak AK Parti’ye, dindar kesimlerden korkanlar da Ergenekon tipi örgütlenmelere meyledecek ve sorun daha da içinden çıkılmaz hale gelecek ve sadece iki kesim mevzilerini tahkim etmiş olacak o kadar!
Odd kid out
08.09.2014 Salı günü Meram M. Hasan Sert İO’nun davet ettiği Nezir Çıngır ''Hiperaktif Bir Babanın Gözünden Dikkat Eksikliği Hiperaktivite ve Özel Öğrenme Güçlüğü” adlı söyleşiyi gerçekleştirdi. Söyleşinin sonunda “Odd Kid Out 'Hiperaktifim Ama” isimli belgesel de gösterildi. Organizasyon oldukça başarılıydı. Okul müdürü Ali Akın’ın nezdinde emeği geçen öğretmen arkadaşları tebrik ediyorum.
Çıngır’dan öğrendiğimize göre adres bulamamak ve tarif edememek yön tayini konusunda “öğrenme güçlüğü” çekmekten kaynaklanmakta. Yine dikkat eksikliği olan öğrenciler sıkıcı geçen konularda konusunda problem yaşamakta. Bu noktada öğretmenlere düşen, dersleri müzik, drama, projeksiyon, vb. unsurlarla destekleyip zenginleştirmek. Yani hiperaktif çocukların sınıf içindeki davranışlarından şikâyetçi olup durmaktansa bir mum yakmak, onları toplumla uyumlu fertler olarak yetiştirmek.