Medeniyet Nakışlı Şehirler
Geçtiğimiz Pazar
günü (08.09.2014) Halime Nur Erk’in Radyo
15’teki Medeniyet Nakışlı Şehirler adlı programını dinledim. Anlattığına
göre bu şehirlerden birinde yaşayan kendi telakkisine göre iki evliya nitelikli
şahıs, 3,5 yıl kadar birlikte kalmışlar, birbirlerini seyretmişler.
Birbirlerinde Allah’ın tecellilerini görmüşler. Mürit pozisyonunda olan, üstadı
ile birlikte olmak için derslerini bırakmış, öğrencileriyle görüşmez olmuş.
Tabii onun bu tavrı bazı söylentilere yol açmış ve üstadı kaçmak zorunda
kalmış. O gidince mürit pozisyonundaki kişi, daha da bir erimiş, kederlenmiş.
Öğrencileri onun bu durumuna üzüldükleri için üstadının tekrar o Medeniyet
Nakışlı Şehir’e gelmesini sağlamışlar. Ne var ki, bu müridin ve üstadının
muhabbetleri daha de derinleşmiş ve öncekine benzer söylentiler tekrar ayyuka
çıkmış. Üstad bir rivayete göre şehit edilmiş, bir rivayete göre de sessizce
orayı terk etmiş.
Evet, olay bu.
İnsan merak ediyor, iki Müslüman –hüsn-ü zannımızı muhafaza edelim- 3,5 yıl
boyunca toplumdan uzaklaşıp Kur'an çalışması bile yapmış olsalar, ne tür bir
çalışmadır bu? Hayattan kopuk bir tarzda yapılan bu çalışmanın kime faydası
olur? İki Müslüman birbirlerini o kadar uzun süre niçin seyreder? Allah’ın tecellisine
bir dağ bile dayanamazken, iki Müslümana tecellisi söz konusu olabilir mi ve bu
tecelliye bu kadar uzun süre dayanabilirler mi? Toplumu ıslah görevini ifa
etmesi beklenen kişiler, nasıl olur da bu kadar süre muhabbet etmeyi yeğlerler
de, insanların hidayetine aracılık etmeyi geri plana iterler? Peygamberlerden
ya da sahabelerden iki kişinin birbirlerini bu kadar süre seyrettikleri ya da
Kur'an üzerine tefekkür ettikleri vaki midir? Hayatının merkezine kederden
eriyip gidecek kadar bir kişiyi almış olan bir zat, örnek alınabilir mi? Bir
Müslüman başka birisi için “dünya bir yana sen bir yana” diyorsa, o Müslüman
“kendi halinde bir vatandaş” konumuna inmiş olmaz mı?
Bu olayları okuyanlar,
dinleyenler neden Allah’ın ayetlerini Kur'an’dan ya da evrenden okuyup hidayet
bulmaktansa, “başka bir Müslümanı temaşa eylemeyi tercih eden kimseye” dair
menkıbeleri tercih eder? Yine bu kimseler neden iyiliği emreden, kötülükten
alıkoyan, hakkı ve sabrı tavsiye eden, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cehd
içinde olan Müslümanları bu derece önemsemezler? Evet neden?
Konya’da bira nerede?
Konya-Ankara
yolunda Efes Pilsen’in iki adet arpa alım merkezi var. İkisinin de duvarında biri
açıkça reklam nitelikli (Efes Pilsen: Bira bu kapağın altındadır!) iki bira
şişesi resmi var. Yahu içki reklamı yapmak suç değil mi? “İyi de şirketin
binası kardeşim!” de diyebilirsiniz. Ama böyle derseniz, çok büyük içki ve
sigara firmaları koca koca binaları satın alır ve her birinin duvarına
reklamlarını kondurur. Sigara içen kişilerin TV ekranlarındaki görüntüleri bile
buğulu verilerek sansür uygulanırken, Konya’da bu içki reklamına müsamaha
niye? Bu reklamlar yasal değilse, acilen müdahale edilip, duvarlarının
boyanması sağlanmalıdır.