Mazlum-Der ve Konya’nın karizması
Geçtiğimiz cumartesi günü
Mazlum-Der Konya şubesi, derneğin diğer illerdeki üyelerinin de desteğiyle
Konya’da bulunan Siyonistlere ait savaş uçaklarının artık Konya hava
sahasında eğitim uçuşu yapmaması için bir araç konvoyu organize ederek
soylu bir eylemlilik gerçekleştirdi. Eyleme Konyalılar da destek verdi.
Bu eylem, Mazlum-Der açısından
insan hakları mücadelesi bağlamında çok verimli olmuş olabilir. Derneğin bir
üyesi olarak duyarlılıklarını tebrik de ediyorum. Ne var ki, bu eylemin
Konya’nın karizmasını fena halde çizdiği kanaatindeyim. Mazlum-Der
yetkililerinin bunu dikkate alıp almadıklarından ziyade beni ilgilendiren,
Konya’da mevcut vakıf ve derneklerin (Genellikle kendilerini Sivil Toplum Kuruluşları
(STK) kavramsallaştırması içinde ifade ediyorlar.) ve takip edebildiğim kadarıyla yerel basının tavrı.
Konya’daki STK’lar, Siyonistlere
ait uçakların Konya arzında eğitim uçuşu yapıp Gazze’yi bombalamasına
doğrudan karşı çıkmalıydı ve Mazlum-Der’in arkasına sığınıp pasif tavır
sergilememeliydi. (İki cumartesi öncesinde; Rektörlüğün karşısından başlayıp
Alaaddin Tepesi’nin etrafından dolanıp, Kayalıpark’ta son bulan eylemde Siyonistlere
ait uçakların Konya’dan gönderilmesi gerektiğine dair “birkaç cümle” sarf
edildi ve ardından da İHH’nın Konya şubesi “Siyonist uçaklara hayır!” imza
kampanyası başlattı ama bunların Mazlum-Der’in Siyonist uçaklara karşı çıkış
eylemi ile kıyaslandığında yeterli olup olmadığını takdirlerinize bırakıyorum.)
Şehir dışından bakıldığında konvoy eyleminin nasıl algılanacağı belli: “Konyalıların;
Siyonistlerin savaş uçaklarından bir rahatsızlığı yok. Mazlum-Der
rahatsızmış sadece.” Bu algılamayı Konya’daki STK’lar iyi hesap etmeliydi.
Koskoca Konya, bir insan hakları derneğinin ardında Siyonist uçaklara tepki
gösteriyorsa, kurumsal destek vermediği sürece tepkisi yok hükmündedir.
Yerel basının tavrına gelince, bildiğim
kadarıyla yerel basının en azından bir kısmının Siyonistlere ait uçaklara
verilecek tepkinin niteliğinin böyle olacağından haberi vardı. Ne var ki, bu
pasifliği gereğince sorgulamadılar. Konya’daki STK’ların oluşturduğu
birlikteliğin icra heyetiyle bu konuyu görüşmeliydiler. Hatta görüşmekle
yetinmeyip, 2 milyonluk Konya ilinde yaşayanların “Siyonistlerin kentimizin
semalarında eğitim uçuşu yapmalarına öncelikle biz karşıyız. Mazlum-Der’in
Türkiye çapında bize destek vermesine de müteşekkiriz.” demesi gerektiğini
vurgulamalıydılar. STK’ların önemsememesi durumunda olayın üstüne gitmeliydiler
ve onların yapması gerekeni yapmadıklarını gördükten sonra kendileri doğrunun
sahiplenicisi olmalıydılar.
Gerek Konya’daki STK’ların,
gerekse konudan haberdar olan yerel basının bu tavırsızlığı belki de AK
Parti’yi dolayısıyla Tayyip Erdoğan’ı incitmeme gibi bir niyetin
göstergesiydi (AK Parti’ye mesafeli durduğu halde yeterli düzeyde hassasiyet
göstermeyenlerin varlığını da belirtmiş olalım). Erdoğan’ın, Siyonistlere ait
katliam uçaklarının Konya’dan çıkarılacağına dair bir söylem geliştirmemesini
belki de, onun buna gücünün yetmeyeceğine bağladılar. Halbuki Erdoğan’ın
niyetinin iyi olduğu kesinse, STK’ların ve yerel basının katil uçakların
Konya’dan çıkarılmasını talep etmeleri, onun işini kolaylaştıracak bir
eylemlilik idi. Fırsatı kaçırdılar, yanlış yaptılar.
Yine de içlerinde: “Bu eylemi biz
yapmalıydık. Bize Mazlum-Der tüm birimleriyle destek vermiş olsaydı bu “iyinin
de iyisi” olurdu.” diyenler olmuştur, onları tenzih etmiş olalım. Ve dua
edelim: “Bu eylem, onu organize eden veya destek veren herkesin sevap
hanesine yazılsın!”
Not: Ankara’da 18 Ocak
Pazar saat 13: 00’te Gazze için kanatlarını Ankara Sıhhiye meydanında çırpmaya
gelir misin? Hepimiz Filistinliyiz Platformu (Hak-İş, Memur-Sen Mazlum-Der, Müsiad
ve AGD)