''Recep Bey açılım meraklısı. Sevgili Recep Bey, bir çiftçi, emekli, işçi, esnaf açılımı yap. Bu milletin derdi nedir gör. Dün futbolcularla açılım toplantısı yapmış. Recep Bey'in haberi yok kendi kalesine gol atmış. Sadece kendi kalesine gol atsa 'eyvallah' diyeceğiz ama çiftçiyi de emekliyi de memuru da perişan ettin. Millet işsizlik diye yanıp tutuşuyor.''
Yukarıdaki sözleri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin önde gelenleri dahil milletvekilleriyle çıktığı Trakya gezisi kapsamında, Çanakkale'nin Gelibolu ilçesine bağlı Bolayır beldesinde, Rumeli fatihi Gazi Süleyman Paşa'nın türbesi ile vatan ve hürriyet şairi Namık Kemal'ın mezarını ziyaret ederken Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ı tenkit babında sarf etti. Kılıçdaroğlu kabir ziyareti sırasında karanfil bıraktı ve dua etti.
“Maksat muhalefet olsun!” diye muhalefet edilmez. Kılıçdaroğlu “açılım kapsamında” Kürtlerin, Alevilerin, belirgin olmasa da Sünnilerin (Gerçi Türkiye’de Sünniler kendilerini haklı olarak ve doğru bir şekilde Müslüman olarak tanımlarlar) haklarını teslim etme gayretleriyle dalga geçip insan haklarını “yeme içme” derekesine indirmesi modası geçmiş bir Marksist çözümleme gibi duruyor. Ne var ki, Bolayır’da kabirlerini ziyaret ettiği kişilerin birazdan nakledeceğim uygulama ve sözleri Kemal Bey’in eleştirdiği “açılım”a hiç de uzak görünmüyor doğrusu.
Kılıçdaroğlu’nun Bolayır’da mezarını ziyaret ettiği Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa (ö. 1357), -Wikipedia’nın verdiği bilgilere göre- döneminde ordusu ile Çanakkale Boğazı'nı geçip Türkmen göçmenleri bomboş olan Gelibolu'ya yerleştirmiştir. Birkaç ay içinde Gelibolu nüfusunun hepsi Türk olan bir Müslüman şehrine dönüştürülmüştür. Bizans İmparatoru resmen Süleyman Paşa'dan Gelibolu'dan orada yerleştirdiği bütün Türklerle birlikte çekilmesini istemişse de Süleyman Paşa’nın yanıtı şöyle olmuştur: “Buraya Türkler geldiklerinde şehir terk edilmişti. Burada oturan hiçbir kimse evinden zorla atılmadı. Bu şehri terk etmek Allah'ın inayetini reddetmek olacaktır!” Gel de Kılıçdaroğlu’nun yaptığı kabir ziyaretinin onun istihza ettiği “açılım”dan kopar da öyle anla Süleyman Paşa’nın sözlerini!
Kılıçdaroğlu’nun Bolayır’daki ikinci ziyareti ise Namık Kemal’in (1848-1888) kabrine gerçekleştirilmiş. Bakın o ne demiş: “Sizin medeniyet dediğiniz şeyler hanımların açık saçık sokağa çıkması ve meclislerde dans etmesi ise onlar ahlâkımıza mugayirdir. Biz istemeyiz, istemeyiz, bin kere istemeyiz.” Mümtazer Türköne’ye göre Cumhuriyet’in ‘büyük vatan şairi’ diye takdim ettiği Namık Kemal, hayatı boyunca laik kanunlara karşı şeriatı savunmuş ve İslam birliği fikrini ilk defa geliştirenlerden birisi olmuştur. Evet, Kılıçdaroğlu’nun seçmenlere mesaj vermek ve seçmen kitlesini genişletmek amacıyla yaptığı izlenimi veren iki kabir ziyaretinde de görünen o ki o da “açılım” arayışında ama seçmeni saf mı sanıyor ne!
Kılıçdaroğlu devamla şöyle demekte: ''Bu coğrafyada yoksulluğu tarihe gömeceğiz. Bir heyecan var Türkiye'de, halk iktidarı heyecanı var. Bu heyecanı dalga dalga Anadolu'ya yayacağız.''
Yazıyı “yoksulluğu tarihe gömeceği” iddiasında bulunan Kılıçdaroğlu’na bir seçim slogan tavsiyesinde bulunarak bitireyim. Tarih 20 Ekim 1991. Genel seçimlerde Süleyman Demirel esiyor ve gürlüyor: “Herkese iki anahtar! Bir ev ve bir araba!” Nasıl slogan ama?