Geçtiğimiz cuma akşamı 19:00’da (2/7/2010) Metro Turizm aracıyla Hatay’a oradan da başka bir araçla Şam’a gitmek üzere eşimle birlikte yola çıktık.  Yedek şoför olduğunu sandğım kişiye sabah namazını kılabileceğimiz bir zaman aralığında mola verip veremeyeceğimizi sordum, verileceğini söyledi. Yine de bu cevapla yetinmeyip muavinden de teyit aldım. Muavinin söylediği vakitte varamayacağımızı anlayınca o şoförün yanındayken tekrar sordum. Şoför de namaz vakti çıkmadan oraya varacağımızı söyledi. Ne var ki mola verildiğinde vakit çıkmıştı. Allah’tan kapalı bardaklarda ikram edilen sudan iki tane alıp üstümüze döke döke abdestin farzlarını yerine getirip namazı kılmıştık. Mola verilince muavine üstümü başımı göstererek “Bak halimize!” dedim. Ardından da şoföre, “Namaz vakti çıkınca mola verdiniz.” dedim. Cevabı şöyle oldu: “Hocam zaten geç çıkabildik İstanbul’dan biliyorsunuz. Yolculukta genişlik var, namazı daha sonra da kılabilirsiniz (muhtemelen “öğle ve ikindi” ile “akşam ve yatsının” cemini kastediyor), hocalardan vaazlar dinliyoruz biz.” Savaşta bile terk edilmeyen namaz konusunda ne garip bir cevap değil mi! Firmanın 3 elemanından teyid alıyorsunuz sabah namazı vaktinde duracaklarına dair. Durmadıkları gibi şoför size bir de fetva veriyor! Halbuki bizim ihtiyacımız personelden fetva almak ya da ibadet fıkıhını öğrenmek değil, namaz vaktinde mola verip namaz kılmamıza bir yol bulmaktı!
En ince ayrıntısına kadar okul servislerine yönetmelik getirildiği bir ülkede yaşıyoruz. Tüketici firmalarının da hükümetin de bu soruna el atıp çözüm getirmesi gerekiyor. Allah’tan sakınan insanlara şehirlerarası yoluculuk bu açıdan bir azap haline geliyor. Sabah namazı teravih namazı gibi uzun da değil ki, kılmayanlar sorun çıkarır diye endişe edilsin! Aksine nasıl “Ürünlerimizde domuz eti veya yağı yoktur.” ibaresini yerleştiren yiyecek ve içecek üreticileri artık itibar kazanıyorsa, “Firmamız sabah namazı vaktinde mola vermeye özen gösterir.” ibaresi ticari açıdan düşünen firmalara bile itibar kazandıracaktır.
Yolculuk sırasında bizi rahatsız eden diğer konu, yolcuların büyük oranda Kanal D seyrederek 15 saat sürmesi hedeflenen you bitirmeleriydi. Hele hele magazin programları oldukça seviyesizdi. Seyahat sırasındaki onca ailenin varlığı dikkate alınmaksızın otobüsü “kadın bedeni sergi merkezine” çevirmeleri çok çirkindi. Onca seçenek içinde niçin Aydın Doğan Medyasında o kadar ısrar ediliyor anlayamadım doğrusu! En azından bazı programlar seçilebilirdi.
Metro Turizme söylüyorum, diğer de firmalar da anlasın! Zira diğer firmalarda da –bildiğim kadarıyla- durum pek farklı değil. Bu ülkede İslam’ın gereklerini yerine getirip ahirette kurtulanlardan olmak isteyen insanlar var. Onlara yardımcı olmanız sizi küçültmez, büyütür.

8.7.2010 (Memleket Gazetesi)