Adem Karataş’ı, 1989’da İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğrenci olduğum yıllarda tanımıştım. O dönemde onu sosyal ve dini konulara ilgili, terbiyeli, güzel konuşma üslubuna sahip bir genç olarak hatırlıyorum.
Aradan yaklaşık yirmi yıl geçti Karataş hala dipdiri, güzel hasletlerine yenilerini katmış ve kulluk bilinciyle hareket etmeyi sürdürüyor. Kitap satış sitesi kitapyurdu.com’a girdiğimde görüyorum ki kaleme aldığı (Kırk Hadiste Kur’an Okumanın Faziletleri,  Gençler İçin İbadet İlmihali, Kırk Ayette Kur’an Okumanın Faziletleri vs.) eserlere dair liste uzayıp gidiyor ve kendisinden aldığım bilgilere göre eserlerinden bazıları başka dillere de çevriliyor. Bu yazımızda Karataş’ın eserlerinden Hz. Meryem (3. bs.) üzerinde duracağız.
Karataş’ın eserinde alemlere üstün kılınmış İmran ailesinin (Âl-i İmran, 3: 33) kızı Hz. Meryem hakkında verdiği bilgilere göre, onun Yeni Ahid’deki adı Mariam bazen de Maria olarak telaffuz edilmekte. Onu daha doğmadan Allah’a adayan annesinin adı ise Hanne. Annesi adağını yerine getirmek niyetiyle onu o ana kadar sadece erkek hizmetçilerin kabul edildiği Beytü’l-Makdis’e hizmet etmek üzere yerleştirmek istiyordu. Hanne bu salih niyetini gerçekleştirmede muvaffak oldu. Artık Meryem, yeni mekanında ve o dönemdeki peygamber Hz. Zekeriya’nın koruması altındaydı.
Hz. Meryem yetişkin biri haline geldiğinde, Hz. Zekeriya onu mabette inşa ettiği özel bir odaya yerleştirdi. Meryem bir yandan ibadethanede adanmışlığın göstergesi olarak ibadetini sürdürürken bir yandan da Hz. Zekeriya tarafından terbiye edilip, yetiştiriliyordu.
Peki, Kur'an niçin Hz. Meryem’den bahsediyor? Karataş, Arap yarımadasında Collyridian denilen bazı kadınların onu tanrı kabul ettiğinden ve Tanrı-İsa-Meryem üçlemesine (teslis) inanan, onun gayr-ı ahlaki fiillerde bulunduğu iftirasında bulunan kimselerden söz etmekte ve Kur'an’ın da bu tür bâtıl telakkileri reddettiğini söylemektedir. Yazara göre sözü edilen gayr-ı İslâmî tutumlara işaret etmesinin yanında Kur'an, Hz. Meryem ile ilişkili ayetlerde birtakım yönlendirmelerle kız çocukların ehil kişilerce eğitilmesinin önemine, yardıma muhtaç çocuklara sahip çıkılması gerektiğine de işaret etmiş olmaktadır.
Karataş, “Hani Melekler, dediler ki: 'Meryem, doğrusu Allah kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır.” (Âl-i İmran, 3: 45) ayetinden yola çıkarak şu soruyu gündeme getirmektedir: “Kur'an’da niçin Hz. İsa babasına değil de annesine nispet edilmektedir?” Ayetteki ifadeden Hz. Meryem’e çocuğunun babasız bir şekilde dünyaya geleceği bildirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bir açıdan da erkeği putlaştıran Roma toplumuna da çocuğun annesine nispetle anılmasıyla mesaj verilmiş olmaktadır.  
Kitapta Fars hükümdarının müneccimlerinin Hz. İsa’nın doğacağını bildirmeleri üzerine hükümdarın dehşete kapıldığı anlatılmaktadır. Aslında Karataş bu konuda temkinli olup, müneccimlerin yıldızlara bakarak kralı kandırdıklarından, yıldızlardan bu türden anlamlar çıkarılamayacağından ve yıldızların kişilerin doğumlarıyla ilişkisinin olmadığından söz etseydi iyi olurdu. Bu konuda gazetemiz yazarlarından Ramazan Altıntaş’ın kaleme aldığı Hz. Peygamber’in İtikadi Sapmaları Düzeltmesi” adlı yazısı güzel bir bakış açısı sunmaktadır: “Hz. Peygamber (s)’in bir temele dayanmayan ve de makbul de görülmeyen kimi halk inançlarını tashih etmesine verilen örneklerin en meşhur olanlarından birisi de oğlu İbrahim'in vefat ettiği gün güneşin tutulması olayı idi. Hemen halk güneşin tutulmasını İbrahim'in vefatıyla ilişkilendirerek, onun ölümünden dolayı tutulduğuna dair bir inanca kapılmışlardı. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Güneş ve ay ne kimsenin ölümünden ne de hayatından dolayı tutulur. Ay ve güneş tutulmasını görünce namaza durup Allah'a duaya koyulun" buyurmuşlardır.” (Neseî, Kusuf 16).
Karataş’ın eseri genel itibarıyla Hz. Meryem ve ailesi hakkında Kur'an’dan ve sünnetten yola çıkarak ve Kitab-ı Mukaddes verileriyle de karşılaştırarak okura gayet faydalı bilgiler sunmaktadır. Bu konu ilginizi çekti ise Adem Karataş’ın kitabına ek olarak Bilal Gökkır’ın Fecr Yayınları’ndan çıkan Meryem Suresi Tefsiri adlı kitabı da okumalarınıza akademik düzeyde bir katkı sağlayabilir.

07 Ocak 2010 (Memleket Gazetesi)