Kavramlaştırma, KOSKİ başkan yardımcısı Ahmet Sorgun Beye ait. Gerçekten toplumumuzun “barışık” olmaya ihtiyacı var. Çünkü insanlar çoğu zaman kendi iç dünyalarında kendileriyle barışık olmadığı gibi, toplumsal ilişkilerinde de problemler yaşıyor. Çocuk anne veya babasıyla uyum sorunu yaşıyor. Öğretmeniyle de barışık değil. Aile reisi iş yerinde belki güler yüzlü ama bu çoğu zaman işini kaybetmeme içgüdüsüyle ilişkili. Eve gidince tam bir trafik canavarı! Problemleri gündüz biriktirip eve yansıtıyor.
Yani nereden baksanız insanlar mutlu değil. Yaşanılan problemler iyi niyetle çözülemeyince çare mahkemede aranıyor. Ve insanlar bir daha birbirinin yüzüne bakamaz hale geliyor. Ya çözüm ne?
İşte bu noktada A. Sorgun Bey barışık toplumun imarı için bir kurul oluşturma tavsiyesinde bulunuyor. Bu kurulun üyeleri bir psikolog, bir sosyolog, bir hukukçu ve ilahiyatçıdan oluşuyor. Buna bir de iktisatçıyı ekleyebiliriz. Zira en çok bu alanda problem yaşanıyor belki de.
“İnsanlar zaten derdini anlatacak bir zatı bulup ona danışıyor, ne gerek var böyle bir kurula?” da denebilir. Ancak bu itirazda bulunmak için şu soruya da cevap vermek gerekiyor. Bizim için hayatî öneme sahip bir konuyu danışmak için gittiğimiz kimse, hayatın yoğunluğu içinde bizim problemimize ne kadar eğilebilir, kaç dakikasını ayırabilir?
“Gerçekten böyle bir kurul oluşsa bağlayıcılığı ne ki?” de denebilir. Doğru, problem yaşayan taraflar böyle bir kurula baş vurduğunda taraflardan birisi “Yok ürettiğiniz çözümü beğenmedim.” diyerek tavsiyeye uymayabilir. Ancak böyle bir kurulun “mahkeme” gibi görülmemesi gerekiyor. Amaç hiç kimsenin hukukî problemine “nihaî” çözüm üretmek değil onların sorunlarını dinleyip, onlara “öğüt” vermek ve bu sayede problemleri, hâkim önüne gitmeden halletmek, onları sağduyuya davet etmek.
Böyle bir girişim doğal felaket yaşandığında hızla müdahale eden AKUT’tan (Araştırma Kurtarma Timi) daha mı az yararlı? Hiç de öyle değil! Bir insanı intihardan kurtarmak, çıldırmanın sınırlarından uzaklaştırmak, bir kan davasının önüne geçmek, insanlar arasında çıkabilecek etnik anlaşmazlıkları çözüme bağlayıp empatiyi kurumlaştırmak, “iyi” olanı tavsiye etmek, iyiliği eve, okula ve iş yerine yaymak az bir iş mi?
 “Bunlar çok denendi Murat Bey! Çözüm olmadı!” da denebilir. Karamsar olmaya gerek yok. Konya’da öyle hukukçularımız var ki, “Ağabey sen eve git boşanma işini 1 ay sonra görüşelim olur mu?” deyip eline gelen “işi” geri çevirebiliyor. Diğer iller de “güzel insanlardan” mahrum değil. Çok şükür böyle “toplumsal faydayı” esas alan yetişmiş nice psikologlarımız, sosyologlarımız vs. mevcut artık. “Bu türden bir girişim hayata geçse belki tüm toplumu değil de bir kısmını barışık hale getirebiliriz ancak.” diye bu “salih amel”den vazgeçelim mi? Yok vazgeçmeyelim!

Murat Kayacan