Hadislere göre Fatiha suresindeki gazap edilenler Yahudiler, sapıklar ise Hırıstiyanlardır (Fatiha, 1:7). Bu surede iki kesim kronolojik olarak zikredilmektedir. Bakara suresinde Ehl-i Kitab’a ilişkin hitaplar özellikle Yahudiler içindir. Onda Hıristiyanlara ilişkin değiniler hitap şeklinde değildir. Daha sonra inen Âl-i İmran suresindeki hitapların çoğu Hırsityanlaradır ve surenin başındaki seksen ayet Necran Hıristiyanları hakkında inmiştir.[1] Dolayısıyla kronolojik sıralama 2. surede Yahudilerden ve 3. surede de Hıristiyanlardan ağırlıklı olarak söz edilmek suretiyle korunmuştur.

İmam Suyuti Tenâsükü’d-Dürer fi Tenasubu’s-Süver adlı kitabında Bakara ve Âl-i İmran sureleri arasındaki uyuma dair şunları söylemektedir:

Bakara, bir yargı hakkında delili sunmak gibiyken Âl-i İmran hasımların şüphelerine yanıt gibidir. Bundan dolayı Âl-i İmran’da Hıristiyanların sıkıca bağlandığı çoğu müteşabih husus belirtilmiştir.

            Hac konusunda ise Bakara suresinde Kâ'be'yi ziyaret edip onu tavaf edene bir günah olmadığı (Bakara, 2: 158), hilallerin hac için vakit ölçüleri olduğu (Bakara, 2: 189) ve hac ile ilgili fıkhi bilgiler (Bakara, 2: 196-198,200) belirtilmekteyken, Âl-i İmran’da haccın müminlere emrolunduğundan söz edilmektedir (Âl-i İmrân, 3: 97).

Bakara suresinde Yahudilere hitap daha çoktur. Çünkü Tevrat asıldır; incil, Tevrat’ın fer’idir. Nebi, Medine’ye hicret ettiğinde önce Yahudileri davet etti ve onlarla cihat etti, Hıristiyanlarla daha sonra cihad etti. Âl-i İmran suresinde ise ağırlıklı olarak Hıristiyanlara hitap söz konusudur. [2]

Bakara suresi başlangıcında Kitab’ın, kendisinde şüphe olmadığı ifade edilirken (Bakara, 2: 2), Âl-i İmran suresinde ise Kitap hakkındaki şüpheler izale edilmektedir: “O Kitab’ı sana hak olarak ve önündekileri doğrulayıcı olarak indirmiştir.” (Âl-i İmran, 3: 3).[3]

Bakara suresinde Kitab’ın indirilmesinden mücmel olarak söz edilirken, Âl-i İmran suresinde o, muhkem ve müteşabih ayetlere bölünmüştür (Âl-i İmran, 3: 7).

“Allah yolunda öldürülenler” Bakara suresinde, “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Bilakis onlar diridirler, lakin siz anlayamazsınız.” (Bakara, 2: 154) şeklinde  ana hatlarıyla ele alınırken Âl-i İmran’da “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. Onlar, Allah'tan gelen nimet ve keremin; Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler.” (Âl-i İmran, 3: 169-171) şeklinde durumları ayrıntılı olarak verilmektedir.

Bakara suersi 247. ayette “Allah mülkünü dilediğine verir.” denilirken Âl-i İmran suresinde, “De ki: 'Ey mülkün sahibi Allah'ım, dilediğine mülkü verirsin ve dilediğinden mülkü çekip-alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; hayır Senin elindedir.” (Âl-i İmran, 3: 26) denilmiştir.

Bakara suresi 83. ayette Ehl-i Kitap[4] hakkında “azınız hariç yüz çevirdiniz” denirken bu “azınlık” Âl-i İmran suresinde şöyle açıklanmıştır: “Kitap Ehli'nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. (Âl-i İmran, 3: 113).[5]

Âl-i İmran suresinin sonu, Bakara suresinin girişiyle bağlantılı ve uyum içindedir. Bakara suresinin başlangıcında Allah’tan sakınanların kurtuluşa ereceğinden (Bakara, 2: 2-5) söz edilmekteyken, Âl-i İmran suresi şöyle bitmektedir: “Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (Âl-i İmran, 3: 200).

Bakara suresinde Hz. İbrahim’in şu duası yer almaktadır: “Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin ayetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder.” (Bakara, 2: 129). Bu duaya cevap Âl-i İmran suresinde[6] gelmiştir: “Andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur.” (Âl-i İmran, 3: 164).

Kur'an’ı konulu tefsir yöntemiyle okuyanlar için surelerin başlangıçları, bitişleri, surelerde ele alınan konular ve bunların bir surede olanının diğer bir surede hangi farklı yönlerle ele alındığı vs. tespiti önemlidir. Bu açılardan yakalanacak detaylar, araştırmacılara ümmetin önünü açacak yeni bakış açıları ve konular sunabilir.

30 Ağustos 2012 (Memleket Gazetesi)



[1] Müslim, Mustafa, Kur'an Çalışmalarında Yöntem, (çev: Salih Özer), Fecr Yay., Ank., 1993, s. 134-135.

[2] Suyuti’den naklen bkz. a.g.e., s. 136.

[3] Aslında Bakara suresinde de “Yanlarındakini tasdik etmek üzere onlara Allah katından bir kitap gelince,..” (Bakara, 2: 89) ifadesi mevcuttur fakat Kitab’ın hak olarak indirildiği ayrıntısı mevcut değildir.

[4] Ayetin orijinalinde İsrailoğulları.

[5] Suyuti’den naklen bkz. a.g.e., s. 136-138.

[6] Suyuti’den naklen bkz. a.g.e., s. 140. Suyuti, iki ayet arasındaki irtibatlı rivayetlerle desteklemektedir bkz. Suyuti, Celaluddin Abdurrahman b. Ebi Bekr (h. 911), ed-Dürrü’l-Mensûr, 8 c., Daru’l-Fikr, Beyrut, ts., s. I, 334.