Çınar Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği, dernek başkanı Mustafa Demirel’in övgüye değer koordinatörlüğünde geçtiğimiz hafta sonu Alaaddin konferans salonunda “Aile Yapımız ve Sorunları Sempozyumu” düzenledi. Programda yazarımız Caner Arabacı medyanın aile üzerindeki etkisine vurgu yaptı. Ne var ki, müzakerecisi Ayten Durmuş, müzakere edeceği metne ulaşamamıştı. Bu durum programdaki verimi etkiledi. Arabacı’nın popülerlik ile ilgili değerlendirmeleri ve hitabı güzel unsurlar içeriyordu ama sempozyum formatında konuşma metninin müzakereci tarafından değerlendirilemeyişi müzakereciyi üzdü ve biraz gerilen ortamı Durmuş’un: “Bir ara Memat ile gidip müzakere edeceğim metni Caner Beyden alayım, diye düşündüm.” şeklindeki esprisi yumuşattı. Belki de aile üzerinde ona yakın eser vermiş Durmuş’un bir tebliğ metni hazırlaması ve Arabacı’nın müzakere etmesi daha uygun olurdu. Yine de söz konusu oturumda can alıcı noktalara işaret eden bir sunum ve sunumun değerlendirmesi vardı.
Başörtüsü yasağının anneleri, babaları ve evlatlarını olumsuz etkilediği bir ortamda Aile Sempozyumu’nun bu konuya dair bir oturum içermemesi önemli bir eksiklikti. Kimisi 154. haftasına ulaşan ve Konya’da da 30. haftasını tamamlayan basın açıklamaları yoluyla yapılan yasakla mücadele, ilmi açıdan da yapılmalıydı.

Düğün ve su
Geçtiğimiz haftasonu Dr. Saim ve eşi Dr. Remziye Açıkgözoğlu’nun kerimeleri Büşra dünya evine girdi. Kızı baba evinden çıkarma töreninde KOSKİ Genel Müdürü Ahmet Sorgun da vardı. Sorgun ile ayaküstü sohbetimiz sırasında Konya’da yerleşimin Selçuk Üniversitesi’nin olduğu bölgeye doğru yönlendirildiğini çünkü o bölgenin tarıma elverişle olmadığını söyledi. Benim için verimi toprakların inşaatlara feda edilmesinin söz konusu olmadığını öğrenmek sevindiriciydi. Toprağı verimli olmayan yerlerin 1 metre altı taşlıkmış, bazı yerlerde de su imiş. Yer yüzeyine yakın olan suların bir kısmı o kadar zarar verici olabiliyormuş ki, yer altına döşenen boruları eritebiliyormuş. Bu ilginç bilgileri yukarıda sözünü ettiğim sempozyumda karşılaştığımız Devlet Su İşleri’nin (DSİ) jeoloji mühendisi Ahmet İşçioğlu da teyit etti. Anlaşılan bastığımız yerleri toprak deyip geçmişiz, daha öğreneceğimiz çok şey var.
BİLKAD’da Sait Halim Paşa değerlendirmesi
BİLKAD’da her Salı günü düzenlenen Salı Söyleşilerine ek olarak cumartesi günü 13: 30’da ağırlıklı olarak üniversite gençliğinin katıldığı bir program mevcut. Geçtiğimiz hafta Rauf Nacak dinleyicilere Sait Halim Paşa’nın “Buhranlarımız” adlı eserini sundu. Kitap 1909-1919 arası S. H. Paşa’nın yazdığı makalelerden oluşuyor. Paşa, Osmanlı’yı epeyce meşgul eden 35 yıllık Osmanlı valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın torunu. II. Abdülhamid’in Osmanlı’nın sona ermesini 33 yıllık iktidarıyla geciktirdiği şeklindeki yaygın kanaatin aksine Paşa, onun oluşturduğu baskıcı iktidarın devletin bitişini hızlandırdığı kanaatinde.
Gençler konuyu o kadar derinlikli ele alıyorlar ki, gelecek emin ellerde demek işten bile değil. Önümüzdeki cumartesi günü ele alınacak Frege'nin “Sayılar ve Komşuluk” adlı kitabını Okay Altınışık değerlendirecek. Kitap dostlarının dikkatine.
Aysu Baceoğlu
Gazetemizde yer alan habere göre, “Sen sağlığa zararlısın!” albümüyle dikkat çeken Aysu Baceoğlu geçen hafta Rixsos Konya Hotel’de sevenleriyle buluşmuş! Ancak habere dair vesikalık fotografta adını ilk defa duyduğum Baceoğlu’nun şarkıcıya benzer bir halinin olmadığı dikkatimi çekti ve merak ettim bu şarkıcının kimliğini. Maalesef aklıma gelen doğru idi. Baceoğlu adını Google’da aradığımda karşıma gelen ilk on sayfanın tanıtım yazılarında onun sesinden değil görünümünden bahsedildiği için acaba sesi hakkında ne deniliyor diye araştırma ihtiyacı hissetmedim. Bundan sonrasını takip etmek, yani Konya’ya getirilen Baceoğlu’nun şarkı söylemek için mi başka bir şey için mi Konya’ya ge(tiri)ldiğini öğrenmek ve gerekiyorsa işlem yapmak, resmi yetkililere kalmış!