Geçtiğimiz pazar günü Ankara’da “Beyaz Yürüyüş” eylemi yapılarak, başörtüsü yasağı protesto edildi. Eyleme Konya’dan katılım mevcut durum hesaba katıldığında gayet iyiydi. Bu konuda emeği geçen hayırsever Müslümanlara özellikle de Mazlum-Der ve Heda-Der temsilcilerine teşekkür ediyorum.
Eylem Sıhhiye meydanındaydı. Binlerce katılımcı yasağa karşı direneceklerini, başörtüsünün Allah’ın emri olduğunu vurguladı. Eylemde kalabalığı coşturmak için seçilen sanatçılardan birisi Hasan Sağındık idi. Bence onun yerine Ömer Karaoğlu çok daha teşvik edici olurdu. Zira o dini duyarlılığı olan insanların diline tercüman olmakta en başarılı isimlerden birisiydi bence.
Doğrusu kitleyi teşvik edecek isimlerden Abdurrahman Dilipak’ın konuşmacı olarak bulunmayışı isabetli değildi. Mazlum-Der başkanı Ayhan Beyin konuşması gayet güzeldi. Ancak Memur-Sen başkanı Ahmet Aksu’nun hitabı ise tam bir fecaat örneğiydi. Zira tekbir getirenlere yönelik olarak, “Ülkeye Derviş Vahdeti gibiler çok şey kaybettirdi. Tekbir getirmekle bu işler halledilemez.” türünden sözler sarf etti ki böyle bir konuşma tam bir talihsizlikti.
Kendisine sormak gerekir: Bu mesele başbakan olmakla, sendika başkanı olmakla çözülebiliyor mu ki tekbir getirmekle çözülemez diyelim! Böyle bir problem karşısında, “Allah büyüktür.” demekten daha güzel ne söylenebilir? İslâm’a karşı hesap yapıp duranlara ve inananlara bu gerçeği hatırlatmak iç açıcı bir haykırış değil mi?” 
Diğer bir konuşmacı MGV başkanı idi. Siyasetçileri aratmayan konuşmasında, etkili bir üslupla hükümeti hedef aldı. Yasağın kaynağının kim olduğunu o da biliyordu. Ancak bu satırların yazarının yaptığı gibi o da yasağın “bilinen” kaynağını imlemektense “hükümeti” suçlamayı tercih etti. Aksini yapıp isim verseydi ne olacaktı?
Ne olacağı belli. Ahmet Aksu mikrofonu alıp, “Eyvah provokasyon, oyuna gelmeyelim!” diye yasakçıların gönlüne su serperdi herhalde.

19/05/2005 Memleket