Rasul ve nebi arasında fark var mı?
Rasul ve nebi, Kur'an’daki kullanımı
açısından aynı anlamda olan iki kelime olmasına rağmen, terim olarak
tanımlarken müfessirlerin büyük bir kısmı ikisinin farklı anlamlara geldiği
görüşünü benimsemişlerdir. Bu iki kavramın, kök anlamlarını ele almak ve
Kura'n-ı Kerim’de o mefhumların nasıl geçtiğine bakmak konunun anlaşılmasında
faydalı olacaktır.
ﻝ-ﺲ-ﺮ kök harflerinden türeyen rasul sözlükte gönderilen rahat
yaşayan kimse, sakinlik, sabitlik, kendisini gönderenin haberlerini takip edip
o haberlere önem veren kimse, bazen de taşıyıcı kimsenin sözü anlamındadır.
Rasulün aslı ‘risl’dir ve gitmek, şeytanların inkârcılar üzerine
tasallut kurmasına izin vermek manasındadır. Çoğulu rusul olarak ifade
edilir. Rusul denildiğinde
bazen melek bazen de insan elçiler kastedilir.
Aynı kökten gelen irsal fiili iradesi olmayan varlıklar
için (nimetler) kullanıldığı gibi iradesi olan insanoğlu için de
kullanılmaktadır. Yine şeytanların kâfirleri saptırmak üzere yaptıkları
etkinliklere izin verilmesi anlamında da bu fiiil kullanılır. İrsal fiili imsak
(tutmak) fiilinin zıt anlamlısıdır.
ﻭ-ﺐ-ﻥ kök harflerinden türeyen nebi ise, haber getiren, derecesi yüksek veya yol gösteren kimse
anlamına gelir. Bu isim her üç anlamıyla da peygamberler için kullanılır. Nebe
fiili ise kendisiyle ilmin ya da zannı galibin ortaya çıktığı faydalı ve büyük
haberdir. Mesaj, yerden yüksek oluş –ki peygamberler de diğer insanlardan
üstündür- bir yerden bir yere gitmek açık yol, gizli ses ve ilim anlamına
gelir. Bu bilgilerden yola çıkarak nebi, makamı yüksek ve insanlara Allah’tan
insanlar için önemi büyük ve ilim hasıl eden haberler getiren kişidir
diyebiliriz.
Kura'n-ı Kerim, nebi ve rasul kavramlarını, küfür ve şirk kavramlarını
kullanırken olduğu gibi çoğu zaman eş anlamlı olarak kullanmaktadır: “Biz hangi ülkeye bir nebi gönderdiysek (irsal), ora halkını, (bize) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka
yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.”[1]
Bu âyette rasul ile aynı kökten gelen irsal fiili nebi için kullanılmaktadır.
Allah’ın nebileri sayarken “..Davud’a da
Zebur’u verdik.”[2] demesi, Kitap verilmediği halde Hz.
İsmail’in, Kitap verildiği halde Hz. Musa’nın hem nebi hem de rasul olarak
takdim edilmesi[3] her iki kavramın da birbirinin
yerine kullanıldığını göstermektedir. Ayrıca Kur'an, “İnsanlar tek bir ümmetti. Ayrılmaları üzerine Allah, rahmetinin
müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere nebiler gönderdi ve beraberlerinde hak ile ilgili Kitap indirdi.”[4] diyerek nebilere de Kitap
verildiğini ifade etmektedir. Hz. Musa ile Hz. İsa arasında gönderilmiş olan
peygamberler için Kur'an bazen rasulün çoğulu olan rusul[5] bazen de nebinin çoğulu olan
nebiyyin ve enbiya[6] kelimelerini kullanır. Allah,
peygamberlerin birini diğerine üstün kıldığını ifade ederken de bir âyette
nebinin çoğulunu kullanırken,[7] başka bir âyette rasulün çoğul
formunu[8] kullanmaktadır. Mutezile de rasul ve
nebinin arasında fark görmez.
Görüldüğü gibi nebi ve rasul arasında bir fark olduğunu söylemenin sağlam
temelleri yoktur. Nebi ve rasul Kur'an’da aynı anlamda kullanılan iki
kelimedir. Fark olduğunu söyleyenler de farkın sınırlarını net olarak
çizememektedirler.
21/04/2005
[1] Araf 7/94.
2 Nisa 4/163.
3 Meryem 19/54, 51.
4 Bakara 2/213.
5 Bakara 2/87-88; Âlu İmrân 3/183; Maide 5/70.
6Bakara 2/61; Âlu İmrân 3/21, 121, 181; Nisa 4/155.
7 İsra 17/55.
8 Bakara 2/253.