İkinci Sömürgecilik Dönemi
“ABD İslâm
dünyasını yeniden bölecek. Ülkeleri bölüp, sınırları yeniden çizecek.
Uluslararası ilişkide dostluklar çıkarlar üzeredir. Burada hakiki dostluklara
yer yoktur. İngilizlerin ve Fransızların çizdikleri haritaları kendilerine göre
yeniden dizayn edecek. Bu İslâm dünyasına yönelik "ikinci
sömürgecilik" dönemidir.” Hasan Hanefî bu sözleri, kendisiyle yapılan ve
davetci.com sitesinde yer alan bir röportajda sarf etmiş. Gerçekten de gelişmeler
gösteriyor ki, emperyalistler Irak’ta üç otonom bölge oluşturacaklar. Sudan'ı
bölecekler. Sudan'ın güneyini zaten Nairobi'de yaptıkları anlaşma ile
Hıristiyanlara resmen verdiler. Şu anda da Darfur meselesini kaşıyorlar.
Hedefleri orayı da bölmek. Mısır'ı, Suriye'yi ve Suudi Arabistan'ı da bölmeyi
hedefliyorlar. Böylece İsrail'in bölgedeki en büyük güç olmasını istiyorlar.
Batılılar,
kültür ve medeniyet olarak Haçlı zihniyetini devam ettiriyor. Şu anda bizleri
kültürel olarak baskı altında tutuyorlar. Bunu da çok açık bir şekilde itiraf ediyorlar
ve bu konuda hangi araçlara başvurduklarını gözlerimizin içine baka baka
söylüyorlar. Cılız girişimleri bir kenara bırakırsak, "birinci
sömürgecilik" döneminde olduğu gibi el altından İslâm dünyasını
Hıristiyanlaştırmaya başvurmuyorlar. Bilakis, bunu bizlere dayatarak, güç
gösterisinde bulunarak yapıyorlar. Aynı zamanda İslâm dünyasının kaynakların
sömürmek istiyorlar. Bu sebeple saldırılarını meşrulaştırmak için
"terör" vb. ifadeler kullanıyorlar. Bu 3. dünya savaşıdır.
Onlar İslâm
dünyası için selamı (barışı) değil istislamı yani teslim olmayı istiyorlar.
Onlar, bizlerin tamamen kendilerinin hayat tarzını taklit etmemizi istiyorlar.
Ne derlerse onları harfiyen yerine getirmemizi diliyorlar. Bundan dolayı
Müslüman düşünürlere çok iş düşüyor. İslâm ümmetinin birliğini vurgulamaları,
küresel adaleti ön plana çıkarmaları gerekiyor.
Bu ikinci
sömürgecilik döneminde Iraklıların vatanlarına ve hürriyetlerine bağlı kalmaları
oldukça önemli. Oradakiler, toprak bütünlüğünü korumalı, öncelikle işgalden kurtulmanın
yollarını aramalıdırlar. Şiiler, Sünniler ve Kürtler bir olmalı ve kendi
vatanlarının bekâsı ve kurtuluşu için savaşmalıdırlar. Büyük güçlerin oyununa
gelmemelidirler. Aralarında birlik sağladıktan sonra, bağımsızlık sonrası komşu
ülkelerle sorunlarını çözmelidirler. Uşak devletlere itimat etmemelidirler.
Ancak, bugün Sünni bölgesi direniyor. Sünni üçgeni denen bölgede Sünni Araplar
öldürülüyor. Şiilerin ve Kürtlerin buna sessiz kalmaları yanlış. Kimse kendi
çıkarlarını ön plana çıkarmasın. Yoksa bu vatanları için çok kötü olur.
Şu an Amerika
İslâm'ı istemiyor. Cihadın, sosyal adaletin, olmadığı bir İslâm'dan yana. Yani
hayat programı olmayan bir İslâm. Tamamen evcilleştirilmiş bir İslâm
istiyorlar. Kısacası, ABD "Amerikancı bir İslâm" istiyor. Hayattan
elini ve eteğini çekmiş bir İslâm istiyor. Fakat, bilinmeli ki, İslâm 1400
yıldır mesajının iletiyor. İslâm hiçbir zaman onların istediği gibi
olmayacaktır. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile hedeflenenler asla
gerçekleşmeyecektir. Müslüman ülkelerde kurtuluş hareketleri yeniden canlanacak
ve küresel adalet arayışlarında sürükleyici güç olma yolunda ilerleyecektir.
17/03/2005 Memleket Gazetesi/Konya