Asansörsüz KOMEK in korkulukları
Alaaddin tepesi Rampalı Çarşı
civarındaki KOMEK kursları için kullanılan binanın 4. Katında BİLKAD’ın düzenlediği
akademik söyleşilere düzenli olarak katılmaya çalışıyorum. Mekânda dikkatimi
çeken şey, en azından 3. Ve 4. kata kadar çıkacak bir asansörün olmayışı.
Katılımcılar genel itibarıyla üniversite öğrencileri, hocaları ya da emekli
öğretim üyeleri. Dört kat merdiveni çıkamadığı için gelemeyen bir profesörü
bizzat tanıyorum. Konya Büyükşehir Belediyesinin buna bir çözüm bulması gerek. En
azından merdiven çıkmakta zorlananlara güvenlik görevlisince binilmesine izin
verilecek bir asansör bile çok fonksiyonel olur. Ayrıca binanın ortasında
kocaman bir boşluk ve o boşluğa kimse düşmesin diye yapılmış korkuluklar var.
Ne var ki o korkuluklar bir “şakalaşma” sırasında bile can kaybına yol açacak
kadar zayıf görünüyor. Onların da sağlamlaştırılması gerekiyor.
***
Fişleme
Geçtiğimiz hafta Konya inanç
Özgürlükleri Platformu’nun geçen haftaki basın açıklamasında
okullardaki “fişleme” olgusu eleştirildi. Bursa Ahenk Hukuk Derneği ise,
öğretmen ve öğrencileri fişlediği iddia edilen binbaşılar hakkında suç duyurusunda bulundu. Bu tepkiler gayet yerinde. Okullar Milli Eğitim
Bakanlığı’nın denetiminde ve Bakanlık gerekli gördüğünde zaten öğretmenine de
öğrencisine de yasal işlem başlatıyor. Asker bile olsa Milli Güvenlik dersine
giren öğretmenin fişleme yapması asla doğal karşılanamaz. Öğretmenin görevi öğretmenliktir.
Bu sorunu ortadan kaldırmanın en iyi yolu bu dersi müfredattan çıkarmaktır.
Yeni neslin sivil bir zihniyete sahip olması açısından da “hayırlı bir hadise”
dir.
***
Yetki Gül’de
Hükümet Türkiye’de darbeleri
engellemek, memurlara toplu sözleşme hakkı temin etmek, siyasi partilerin
kapatılmasını TBMM’nin iznine bağlamak vs. özgürlük alanlarını genişletecek
kısmi bir anayasa değişikliği yapmak istiyor. Anayasa Mahkemesi yetkisi
olmadığı halde esasa girip anayasa değişiklik paketini iptal ederse,
Cumhurbaşkanı mahkeme üyelerini atadığı gibi görevden alma yetkisine de sahip.
Cumuhrbaşkanı Abdullah Gül’ün Erzurum'daki başsavcıların özel yetkilerini "yetkiyi veren almaya da sahip"
diyerek geri alan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndan bir eksiği yok, hatta
fazlası var. Gül’ün aldığı karar ve verdiği emirler konusunda mahkeme yolu açık
değil. Gül gerekirse yetkilerini sonuna kadar kullanmalı.
***
Afganistan’da öldürülen biziz
NATO askerleri Afganistan’ın
Kandehar kentinin güneyinde bir arabaya ateş açtı, iki kadın bir kız hayatını
kaybetti. Bu tür haberleri basında görüyoruz. Ne var ki içimizi sızlatmıyor
pek. Ne de olsa NATO’nun işgaline karşı Afganistan’da direnen Taliban’ın din
anlayışı da bizimkinden farklı (Halbuki oranın halkı da Türkiye gibi Müslüman
hatta Hanefi mezhebine tâbi)! Velev ki öyle bile olsa, konu din anlayışı
farklılığının ötesinde. NATO sivilleri de öldürüyor orada ve “Bizde yanlış
olmaz, olsa bile yanlışlıkla olmuştur!” havasında. Burada ya da bir Batı
ülkesinde sivillere yönelik bir saldırı olunca meseleyi günlerce tartışıyoruz
hemen lanet mesajları yayınlayan liderler oluyor. Halbuki Afganlı Müslümanların
acıları bizim de acılarımız değil mi? NATO’da Türkiye’nin de bulunması ve orada
işgalcilerle iş birliği içinde olması bu sivil kıyımını kesinlikle gündemden
çıkarmaya gerekçe yapılamaz. Orada yaşanan zulümleri gündeme taşımak “iyiliği
emir kötülüğü nehiy ve hakka davet” vazifesi addedilmelidir. TC Hükümeti de orada
diye bu zulümleri görmezden gelemeyiz. Bu konuda Konyalıların iki defa
sorumluluğu var. Konya’da Afganistan doğumlu Celaleddin Rumi neredeyse her gün
bir şekilde gündemde tutuluyor ancak onun hemşehrilerininin karşı karşıya
oldukları zulümler gerektiği ölçüde gündeme gelmiyor. Kendimizi gözden
geçirmenin tam zamanı.
6 Mayıs 2010 (Memleket Gazetesi)