Kur’an’da “kendilerine Allah’tan başka” ifadesi
Kur’an’da “kendilerine
Allah’tan başka” ifadesi, ikisi Mekki ve diğer ikisi de Medeni olmak üzere dört
surenin birer ayetinde geçmektedir. Bu yazıda söz konusu ayetler, içlerinde
bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
Hakikati kavrama konusunda görmek ve duymak
iki önemli nimettir. O nimetleri cennete götürecek yola gitmek değil, salt oyun
ve eğlence için kullananlar, yaptıklarının hesabını verecektir: “Onlar
yeryüzünde (Allah'ı) âciz bırakacak
değillerdir; kendilerine Allah'tan başka (yardım isteyecekleri) dostları da yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır.
Çünkü onlar (gerçekleri) ne görebiliyor
ne de kulak veriyorlardı.” (Hud 11/20). Allah, dinine aykırı hareket edenleri
azaba uğratacağını belirtmesine ve bu azabı engelleyecek herhangi bir güç
olmamasına rağmen, insanların bir kısmı şeytanın izinden gitmekte ve eninde
sonunda hesap vermeyeceklermiş gibi yaşamaktadır. Ayette inkârcıların
azaplarının “kat kat” oluşundan söz edilmesi, onların salt inkârla yetinmeyip
diğer insanları da batıl yolda peşlerinden sürüklemelerinden dolayıdır.
Doğal afetlerin
bir kısmı, insanların işledikleri kötülüklerin cezası olarak gelir: “Bunlar,
günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular ve o zaman kendilerine
Allah'tan başka yardımcılar da bulamadılar.” (Nuh 71/25). Birbirine zıt iki azaptan
(su ve ateş) peş peşe söz edilmesi, Allah’ın kudretinin büyüklüğünü
göstermektedir. Dünyada peşinden koşulan mal-mülk, sahte tanrılar Allah’tan
gelecek dünyevi ya da uhrevi azabı uzaklaştıramayacaktır. Ayette tufan olayı
uzun uzadıya anlatılmamaktadır; çünkü bu bağlamda amaç, Allah’ın dünyevi
cezasının zalimleri çarçabuk kuşatabileceğine ve bu cezanın ahirette de devam
edeceğine dikkat çekmektir. Su ile gelen buradaki azap, ateşle gelecek ahiret
azabına eklenmektedir. Vedd, Suva, Yeğûs, Ye'ûk ve Nesr'i ilah edinen Nuh kavmi
(Nuh 71/23) Allah’ın azabını durduramamışken Mekkeli müşriklerin taptıkları
putlar mı onları koruyacak? Nuh toplumundan sonra yaşamış olan Firavun ve
takipçilerinin, zulümlerinden dolayı dünyevi ve uhrevi olarak cezalandırılma
şekli ile Nuh toplumununki (dünyada suyla ahirette ateşle azap) ne kadar da
benzemektedir! İbret almayanların sonu ne kötüdür!
Allah’tan başka
tapılanlar, Allah’tan gelecek bir iyiliği ya da kötülüğü engelleyemez: “De ki:
Allah size bir kötülük dilerse O'na karşı sizi kim korur ya da size rahmet
dilerse (size kim zarar verebilir)? Onlar, kendilerine Allah'tan başka ne bir
dost bulurlar ne de bir yardımcı.” (Ahzab 33/17). Allah’ın gücü karşısında,
Allah’a şirk koşanlar da şirk koştukları varlıklar da acizdir. Doğru tavır,
bollukta da darlıkta da imtihan bilinciyle hareket edip tek ilah olan Allaha
şükür ve tevekkül etmektir.
Allah’ın
azabından korunmanın yolu tağuta (puta, şeytana, kişilere vs.) kullukla değil, vahyin
kılavuzluğunda sahih bir imana sahip olup güzel işler yapmakla olur: “İman edip
iyi işler yapanlara (Allah) ecirlerini tam olarak verecek ve onlara lütfundan
daha fazlasını da ihsan edecektir. Kulluğundan yüz çeviren ve kibirlenenlere
gelince onlara acı bir şekilde azap edecektir. Onlar, kendilerine Allah'tan
başka ne bir dost ne de bir yardımcı bulurlar.” (Nisa 4/173). Allah kullarına
zulmetmez. İnanıp iyilik yapan kimse ahirette ödüllendirilir. Orada bir iyiliğe
on kat sevap verilir (el-En‘âm 6/160). İyiliğin türü infak ise 700 ve hatta
daha fazla kat sevap söz konusu olur (el-Bakara 2/261). Allah’ın rahmeti çok
geniştir. Şeytan gibi kibirli olup Allah’a kulluk etmeyenlere gelince onlar
azaba uğrayacaktır. Onlar sadece Allah kul olmaktansa tağutların önünde
başlarını eğmeyi tercih etmişlerdir.
Görüldüğü gibi
“kendilerine Allah'tan başka” ifadesinin yer aldığı ayetlerde dünyada ve
ahirette Allah’tan gelecek bir azabı/kötülüğü ya da iyiliği kimsenin
engelleyemeyeceği, iman-amel bütünlüğünü gözeterek yaşayanların ahirette
fazlasıyla ödüllendirileceği ve başka şeylere ya da başka kimselere kulluğu
tercih edenlerin azaba uğrayacağından söz edilmektedir.
17.1.2019
Memleket Gazetesi