Allah’ın rızasını kazanmak için” ifadesi, iki Mekki surenin üç ayetinde geçmektedir. Bu yazıda söz konusu ifadenin geçtiği ayetler, içlerinde bulundukları iki surenin iniş sırasına göre ele alınacaktır. Bağlam gereği Bakara suresi 265. ayetin çevirisi “Allah'ın rızasını kazanmak (…) için” şeklindedir.
İnsanın bu dünyada vazgeçebileceği en son şey canı ise bunu Allah yolunda feda eden kimsenin değeri tartışmasızdır: “İnsanlardan öyleleri de vardır ki, canlarını Allah'ın rızasını kazanmak için feda ederler. Allah kullarına karşı şefkatlidir.” (Bakara, 2: 207). Allah yolunda savaşan tüm mücahitlerin bu ayetin kapsamına girdiği söylenir.[1] Müminler, Allah’tan geldiklerine ve O’na döneceklerine iman eden kimselerdir (Bakara, 2: 156). Bu iman, onları din uğrunda canlarını feda edecek bir bilinç seviyesine ulaştırır. Allah, kullarının işledikleri günahlar nedeniyle hemen cezalandırmaz. Onlara doğru yola gelmeleri için süre verir; ancak ihmal etmez. Onun rahmeti gazabını geçmiştir.
Kur’an, infak hakkında şöyle bir benzetmeye yer verir: “Allah'ın rızasını kazanmak ve ruhlarındaki cömertliği kuvvetlendirmek için mallarını hayra harcayanların durumu, bir tepede kurulmuş güzel bir bahçeye benzer ki üzerine bol yağmur yağmış da iki kat ürün vermiştir. Bol yağmur yağmasa bile bir çisenti düşer (de yine ürün verir). Allah, yaptıklarınızı görmektedir.” (Bakara, 2: 265). İyilik, karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek yapılır. Yapıldıktan sonra başa kalkmak o iyilikten elde edilecek sevabı bitirir. Bu ayet ile bundan önce inmiş “Mallarını Allah yolunda harcayanların örneği, her bir başağında yüz tane olmak üzere yedi başak çıkaran bir taneye benzer. Allah dilediğine kat kat verir. Allah lütfu geniş olandır, bilendir.” (Bakara, 2: 261) şeklindeki ayet, birlikte düşünüldüğünde Allah yolunda harcama yapmanın sevabı “yedi yüz katın” da üstüne çıkmış olmaktadır. Ayette infak, verimli bir toprağa benzetilmektedir. Öyle bir toprak ki diğerlerine nispetle az bir su, ürün elde etmek için yeterli olmaktadır. İnen yağmur, asla tufan boyutlarına çıkmaz, verimli toprağı destekleyici niteliktedir. Dolayısıyla kısa yoldan sevap elde etmek isteyenler, infak türü iyiliklerine ağırlık vermelidir. “Davet (dine çağrı) ile davet (ikram etmek) arasında yakın bir ilişki vardır.” sözü bu durumu gayet güzel anlatmaktadır. İnfak edenler, bu iyiliğin insanlar tarafından bilinmesini sağlamaya çalışmamalıdırlar; çünkü insanın kendisini gösteriş yapmaktan alıkoyması zordur. Ayette belirtildiği gibi Allah, insanların yaptıkları iyiliği görmektedir. Nihai anlamda zaten ödül verecek olan, insanlar değil O’dur.  
Gizli toplantılar kötülük ve iyilik amaçlı olarak ikiye ayrılır. Ödüllendirilecek olan ikincisidir: “Onların gizli toplantılarının çoğunda hayır yoktur; sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi isteyen olursa başka. Kim de bunları, Allah'ın rızasını kazanmak için yaparsa ona büyük bir ödül vereceğiz.” (Nisa, 4: 114). Gizli görüşmeler Allah yolunda infak, herhangi bir konuda iyilik ve insani ilişkileri düzeltme amaçlı ise bu tür görüşmelerde kınanacak bir durum olmadığı gibi ödüle layık bir fiildir. Bu iyiliklerin gizlice organize edilmesi, Müslümanların faydasına ise makbuldür. Değilse asıl olan şeffaflıktır. Gizlilik ne kadar artarsa şüpheli durumlar ve klikleşmeler de o oranda artar. Ödül, bu iyilikleri “insanlık adına” değil, Allah için yapanlara verilecektir. Bu ödülü ahiretle sınırlayanlar, ayette “ödül vereceğiz” şeklinde gelecek zamanlı fiil kullanılmasını kanıt olarak göstermektedir.
Görüldüğü gibi “Allah’ın rızasını kazanmak için” ifadesinin yer aldığı ayetlerde Allah yolunda gerekirse canından geçmenin, infak etmenin, iyilik yapmanın ve insanların arasını bulmanın güzelliğine dikkat çekilmektedir.

19.4.2018 Memleket Gazetesi


[1] Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî (ö. h. 671), el-Câmi’ li Ahkâmi'l-Kur'an, 10 c. (20 cüz), 2. bs., Daru’l-Kütübi’l-Mısriyye, Kahire, 1964, III, 21.