Oryantalizmin (Doğu araştırmacılığı) zıddı olarak görülebilecek “Oksidentalizm” (Batı araştırmacılığı) üzerine literatür oldukça sınırlıdır. Zira Batı (varsa eğer), Doğu (kurgusal değilse) üzerine birçok çalışma yapmışken hatta Doğu kendisini tanımak için bile çoğu kere Batı’ya bakarken; Doğu, Batı üzerine pek az şey söyleyebilmiştir. Bunda hem Doğu’da imkânların yetersizliği hem de tefekkürün gerilemesi etkili olmuştur. Her iki açıdan da Batı’nın üstünlüğünden bahsedebiliriz. Emperyalist niyetlerle de olsa Batı’da oluşmuş olan zengin literatür insanlığın kültürel mirası gibi düşünülüp ele alınmalı, tartılmalı ve çürükleri bir kenara bırakılıp yararlı kısımları alınmalıdır. Aynı şey Doğu olarak gösterilen coğrafyaların kültürleri için de geçerlidir. Zira doğru, Doğu’da da Batı’da da doğrudur ve bâtıl olan da hangi coğrafyada olursa olsun reddedilmelidir.  

Doğu’nun da Batı’nın da Rabbi Allah’tır. Bize kabul ettirilmeye çalışılan “Doğulu” kimliğini kendimize Batı kadar uzak/yakın görmeliyiz. Çünkü Doğu da Batı da hiçbir inanç topluluğunun, ideoloji ya da kültürün özel malı değildir. Pusulamız ne Doğu ne Batı ancak ve ancak Kur'an olabilir. İslâm’ın dışındaki inanç ve ideolojiler içlerinde hem cahili hem de hakikate uygun unsurları barındırabilirler. Seçmeci davranmayıp kendimizi “Batı’da olanın dışında” gördüğümüzde, “Batı olarak görülenin” biçtiği kaftanı gönüllü olarak giymiş ve bizden istendiği gibi görünmeyi kabul etmişiz demektir.

İslâm dünyasının üzerine çökmüş hegemonyadan kurtulabilmesi için bir yandan kendi içinde ihya çalışmalarında bulunması, bir yandan da küresel işgal güçlerine karşı direniş göstermesi gerekmektedir. Bu bağlamda kimlik olarak Doğu’yu benimserse, Batı’daki; Batı’ya dönük eleştirileri, küreselleşme karşıtlarının protestolarını asla anlamlandıramaz ve emperyalizme karşı direniş imkânlarını daraltır. Problem bununla da sınırlı kalmaz. Doğu’daki itikadî ve ameli kirlilik onu kuşatır ve din ile hurafe birbirine girer ve bir de bakar ki “hurafeleri” İslâm medeniyeti diye sahiplenmeye başlamış. Bu bağlamda yeni yeni kutsallar üretilir ve var olanlar tüketilir. Muhalefet bunların Batı kaynaklı “seküler” olanlarına karşı çıkışla sınırlı kalır. Halbuki hurafe, manevî olanıyla da seküler olanıyla da hurafedir.

Peki İslâm dünyası bir yandan yaşadıkları ülkelerde zorba iktidarlarla bir yandan da küresel iktidarı uhdelerinde bulunduran devlet ve çokuluslu şirketlerle uğraşırken nasıl olacak da oksidentalizm ile uğraşacak? Bu, bir hedef şaşırması değil midir?

Hedef şaşırma olmadığına dair bir örnek vermek istiyorum. Türkiye’de yaşanan zulümler nedeniyle Batı ülkelerine okumaya giden epeyce bir öğrenci kitlesi var ve bunların bir kısmı da okullarından üstün başarılarla mezun oldu. Onların tuttukları günlükler bile bir anlam ifade edebilir. Bu arkadaşlarımızdan Batı üzerine çalışmalarını ve birikimlerini İslâm dünyasına aktarmalarını isteyebiliriz, istemeliyiz. Gücü yeten Müslümanlar Batı’da yayınlanan eserleri tercüme edip/ettirip, İslâm dünyasında tartışılmasını, anlaşılmasını sağlamalıdır. “Bu zaten yapılıyor!” demeyin. Kastettiğim “sistematik” bir çalışma içine girmemizin gerekliliği. Bu amaçla bir “oksidentalizm enstitüsü” bile kurulabilir. Buna gücümüz yetmese bile internet icat olunduktan sonra da Batı araştırmaları yapmak için pek mazeretimiz kalmadı diye düşünüyorum. Artık Roma’nın falanca köyündeki halk inançları üzerine bir araştırma yapmanız bile mümkün. Yeter ki isteyelim!
Bu alanda yapılabilecek çalışmalara önsöz mahiyetinde görülebilecek Cemaleddin Afgani, Asaf Hüseyin, Hasan en-Nedvî, Perviz Manzur, Seyyid Kutub, Mevdudi ve Ali Şeriati’nin eserleri yol gösterici olabilir.

Oksidentalizm üzerine yoğunlaşmamız gerektiği şeklindeki önerime “Önce kendimize bir çeki düzen verelim!” şeklindeki bir itirazı da doğru değildir. Çünkü sorunlarımızın çoğu “öteki” ile de ilişkilidir. Bu gerçeği göz ardı ederek sorunlarımızla baş etmek, onları “nihai” çözüme kavuşturmak neredeyse mümkün değildir.  Hem Kur'an-ı Kerim müminlere inkârcıların sözlerini ve uygulamalarını niye aktarıyor ki?


Yazı Künyesi! Kayacan, Murat, “Oksidentalizm alternatif olabilir mi?”, Tasfiye Derg., S. 12, Tokat, 2007.