Münafıklar ve tevekkül
Müslümanlığın
gereklerinden birisi de Allah’a tevekkül etmektir. Zorlu dünya hayatında insana
aşılamaz gelen problemler bu sayede onun gözünde küçülür. Bunu anlamaktan uzak
kesimlerden birisi de münafıklardır. Bu yazıda münafıklardan söz edilen ayetler
bağlamında geçen tevekküle dair iki ayeti nüzul sırasına göre ele alacağız.
Allahu Teala
kalplerinde İslam hakkında şüphesi bulunan, İslam’ın kalplerinde müstahkem hale
gelmediği ve imanın kalplerini açıp ferahlatmadığı kimseler (Taberi, 2000,
XIII: 12) hakkında şöyle demektedir: “Bunları (Müslümanları) dinleri
aldattı. Oysa kim Allah'a tevekkül ederse, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü
olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Enfal, 8: 49). Bu münafıkların
Evs ve Hazreç kabilelerinden kimseler oldukları, “kalplerinde hastalık
bulunanlar”ın ise kalplerinde İslam’ın kökleşmediği ve bu nedenle de müminlerle
birlikte hicret etmeyen Kureyşliler oldukları söylenmektedir. Söz konusu
Kureyşliler, “Savaşta baktık ki Müslümanlar fazla onların safına geçeriz, az
iseler kavmimiz ile birlikte kalırız.” diyorlardı. Halbuki işini
Allah’a teslim edenin ve O’na güvenenin koruyucusu, yardım edeni O’dur. Çünkü O
azizdir, ona üstün gelecek yoktur ve O, hakimdir azabını düşmanlarına,
rahmetini ve vereceği güzel karşılığı (sevap) dostlarına ulaştırır (Razi, h.
1420, XV: 493). Müminlerle ilgili Bakara suresi 3. ve 5. ayetteki ifade biçimi
dikkate alındığında her iki kesimin aslında tek grup olduğu da söylenebilir: “Gayba
iman edenler ve (…) sana indirilene iman edenler…” Kurtubi’ye göre ikisi
kesinlikle sadece “bir inanlar grubu”ndan söz etmektedir (1964, cüz VIII: 27).
Rasulullah’ın kavminden
olup “Rasul’ün Allah’tan hakkı getirdiği kimseler” eğer yüz çevirirlerse,
arkalarını dönüp ondan uzaklaşırlarsa, Allah’a samimi bağlanışa dair
getirdiğini kabul etmiyorlarsa (Taberi, 2000, XIV: 587) Hz. Muhammed’in onlara
şöyle demesi istenir: “Bana Allah yeter. O'ndan başka ilah yoktur. Ben O'na
tevekkül ettim ve büyük arşın Rabbi O'dur.” (Tevbe, 9: 129). Yani, “O’na
güvendim. O’na ve O’nun yardımına dayandım. O, bana muhalefet eden ve benden
yüz çevirenlere karşı benim yardımcımdır (Taberi, 2000, XIV: 587). Bu ayet
hakkında şöyle de denilmektedir: Münafıkların ayıbını ortaya koyan bir sure
indirildiğinde, Allah onların kalplerini iman etmekten ve akletmeyen bir
topluluk olmaları nedeniyle müminler gibi kalplerinin açılıp ferahlamasından
uzak tutmuştur (Zemahşeri, h. 1407, II: 325).
Görüldüğü
gibi münafıklar Allah’a tevekkül edip zorluklara karşı sabretmekten uzak
kimselerdir. Halbuki Allah kendisine tevekkül edenlerin dünyada da ahirette
de yardımcısıdır.
***
Kurtubî, Ebû Abdillah
Muhammed b. Ahmed el-Ensârî (ö. 671 h), el-Câmi’
li Ahkâmi'l-Kur'an, 10 c. (20 cüz), 2. bs., Daru’l-Kütübi’l-Mısriyye,
Kahire, 1964
Râzî, Fahruddin (h. 606/1209), et-Mefâtihu'l-Gayb,
32 c., 3. bs., Daru İhyai Turasi'l-Arab, Beyrut, h. 1420.
Taberî, Muhammed bin Cerir (ö. h. 310),
Câmiu'l-Beyan an Te’vîli Âyi’l-Kur'an,
24 c., Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 2000.
Zemahşerî, Mahmud b. Ömer (ö. h. 538), el-Keşşâf an Hakâiki
Ğavamidi’t-Tenzîl ve Uyûni’l-Ekâvil fî Vucûhi’t-Te’vil, 4 c., 3. bs.
Daru’l-Kitabi’l-Arabi, Beyrut, h. 1407.
8 Mayıs
2014 (Memleket Gazetesi)