171 No’lu Belediye Otobüsü Sürücüsü
22 Temmuz Cumartesi günü Medrese hattındaki körüklü otobüsü sürerken 14: 40’ta niçin cep telefonunuzla bir görüşme yaptınız? Biz şimdi bu tür otobüslerdeki “Cep telefonunuzu kapatınız.” uyarısına boşuna mı uyduk bu kadar süredir? Sizin bize örnek olmanız gerekmez mi?

Lap
Zeki çocuk lap demeden “laptopu” anlar.

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) ve Filistin
Yazarımız İbrahim Demirci’nin “Filistin için” başlıklı yazısından öğrendim ki TYB, geçtiğimiz Cumartesi programını iptal etmiş ve nezih mekânının panosuna Mazlum-Der’in Filistin için düzenlediği gösteriyi kastederek “Mitingdeyiz.” yazmış. Duyarlılık karşısında şunu diyebilirim: Tekbir! Allahuekber!

Memleket’e tebrik
Memleket gazetesi Filistin konusunda “taraf” olduğunu gösterdiği için kutlamayı hak etti. Yazarları da Mazlum-Der’in etkinliğine katılarak duyarlılıklarını gösterdiler.
Ufak bir not: mitingde ben, Bekir Biçer ve Murat Kayacan da vardı biline.

Arkadaşına sevap kazandır
Nasıl mı? Ona iyilik yap. Karşılık bekleme. O da gerçekten arkadaşınsa, sana senin yaptığın iyilik oranında iyilik yapamasa bile içinde o niyeti taşıyacaktır. Bir şekilde size iyilik yapma yollarını arayacaktır ki onun “iyilik yapma gayretinde” bir insan olmasına katkınız ve onun bu gayretin sahibi oluşu da sevaptır.

Yine Mustafa Durdu
Geçen haftaki yazımın ertesi günü yazarımız Mustafa Durdu’nun köşe yazısını okuyunca ve 24 Temmuz Pazar günkü Memleket’in mitinge gönül verenlere dair yayınladığı kareleri görünce anladım ki durmamış da durdurulmamış da.

Kırılan kemikler ve duygular
Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle, kamyonunun kaportasını mahvettiğini görmüş. Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle vurmaya başlamış. Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş. Doktor çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da, elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış. Çocuk ameliyattan çıkıp, gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle,
"Babacığım, kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm," demiş ve sonra babasına şu soruyu sormuş: "Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?"
Birisi masaya süt döktüğünde ya da bir bebeğin ağladığını işittiğinizde bu öyküyü anımsayın. Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi anladığınızda, önce biraz düşünün. Kamyonlar onarılabilir, ya kırılan kemikler ve incinen duygular? Genellikle kişiyle performansı arasındaki farkı göremeyiz. İnsan hata yapar. Hepimiz hata yaparız. Fakat öfkeyle ve düşünmeden yapılan şeyler, insanı sonsuza kadar rahatsız eder. Durun ve düşünün. Harekete geçmeden önce düşünün. Sabırlı olun. Anlayış gösterin ve sevin. (Y. Z. Yavaş’a teşekkür.)

Kelb sadıktır
“Tahir efendi bize kelb demiş
İltifatı bu sözde zahirdir.
Malikidir mezhebim zira benim
İtikadımca kelb tahirdir.” (Nefi)
Bu dörtlük meşhurdur.
Tahiru'l Mevlevi  Kuleli askeri Lisesinde edebiyat öğretmenidir. Okulda da Sadık isminde yarı cahil bir öğretmen görev yapmaktadır. Edebiyata dair hatırladığı tek nükte "Kelb tahirdir.” Mısrasıdır. Tahir Hocaya sık sık takılır:
-Söyle bakalım hoca, kelb Tahir mi değil mi?
Hoca uzun süre sabreder ama bu takılmaların sonu gelmez. Bir gün yine aynı soruyu sorar:
-Hoca yahu! Şu kelbin tahir olup olmadığı hâlâ açıklık kazanmadı mı? Cevap:
-Vallahi kelbin tahir olup olmadığı hâlâ tartışılıyor; ama sadık olduğundan hiç şüphe yoktur.


Günün sözü

Irak’ta Sünni ve Şii Müslümanlara birlikte sesleniyorum. Onlara diyorum ki: “Rasul (s)’in şu sözüne kulak verin: ‘Bir Müslümanın kanı, malı ve ırzı diğer Müslümana haramdır.” Biliniz ki Sünnilere uzanan her Şii el ve Şiilere uzanan her Sünni el günahkardır. M. Hüseyin Fadlullah