En şeriatçı kim?
Bugün gazetesinin haberine göre, “Ulu önder (Mustafa Kemal’i kastediyor.) TBMM’de yaptığı konuşmasında: "Filistin için kanımıza dökmeye hazırız!” demiş. Buradan çıkarmamız istenen sonuç doğal olarak şu: “Mustafa Kemal Siyonistlere karşı Tayyip Erdoğan’dan daha onurlu bir tavır göstermişti.” Yarın bugün devran döner ve siyasette “en dinci benim” dönemi başlarsa o zaman da CHP’den şunları duyarız herhalde: “Atamız meclisi dualarla, kurbanlarla kesmeleriyle açmıştı. En büyük şeriatçı o idi. Atam izindeyiz!”

Gaznet yetkililerinin dikkatine
Doğalgaz ile ısınıp kömürün yol açtığı aşağıdaki problemlerden uzak bir Konya istiyoruz. Elinizi çabuk tutunuz lütfen. Kömür:
  1. İklim değişikliğine yol açan tehlikeli bir yakıttır.
  2. Asit yağmurlarına sebep olur.
  3. Küçük partiküller ve radyasyon yoluyla gerçekleşen tehlikeli hastalıkların kaynağıdır.
  4. Yanması sonucu açığa çıkan atık zehirlidir.
  5. Tatlı su kaynaklarımızı azaltır.
  6. Madenciliği insan sağlığı üzerinde geri dönüşü olmayan etkilere sahiptir, doğayı yok eder, erozyona neden olur.
  7. Kömür elektrik üretmek için verimsiz bir yoldur ve çok fazla toplumsal maliyeti vardır.
  8. İthal etmek anlamsızdır: kömür fiyatları petrol fiyatlarına bağlı olarak artmaktadır.

Öğretmenevi mi okey evi mi?

Geçenlerde duydum ki Konya öğretmenevinin konferans salonu, olmuş okey salonu. Bir gidip göreyim dedim. Oyun taşları şakır şakır işliyor. Bir yandan da İl Milli Eğitim Müdürlüğü Konya’da “Konuşan Kitap Şenliği” hazırlıkları yapıyor. Sakıp Sabancı gelip öğretmenlerin kitap okumak yerine öğretmenevinde okey taşlarını şıkırdattıklarını görebilseydi herhalde şöyle derdi: “Vah vah vah memleketime, vah vah vah!”
Keşke “Bu okeyciler sendikasız öğretmenler, sendikalı hocalar adalet ve özgürlük için aslanlar gibi mücadele veriyorlar, onların bu tür faydasız (hatta zararlı) şeylerle ilgisi olmaz.” diyebilseydik! Ümitsiz olmayalım belki de o günler pek yakındır.

Topiary
Ağaçların dallarını kırparak onlara şekil vermek anlamına gelen topiary Konya’da teşvik edilirse, yeni neslin gündemine hem ağaç sevgisi girer hem de sanat. Şehir içinde dolaşanlar, kedi, fil, gergedan şeklindeki ağaçlara bakarak yürüseler iyi olmaz mı?

Bir sazan olayı
Otobüsle giderken, Bolu Dağı'nda verilen molada hemen tuvalete koşturdu. Korkunç sıkışmıştı. Şansına boş kabin bulup kendini oraya attı. Tam oturmuştu ki yan kabinden bir ses: "Merhaba" dedi. Adam şaşkın: "Merhaba" diye cevap verdi. Ses devam etti: "Nasılsın?"
İlk defa başına böyle bir şey geliyordu. Yine şaşkın şaşkın yanıtladı: "Sağ ol, iyiyim. Sen nasılsın?" Ses sordu: "Ne yapıyorsun?" Bir an tereddüt geçirdi. Adam onun tuvalette olduğunu bildiği için mutlaka ne yaptığını da biliyordu. Düşündü ve yanıtladı: "Ben" dedi "İstanbul'dan Ankara'ya gidiyorum. Sen nereye gidiyorsun?" Adamın sonraki cümlesi bu muhabbeti sona erdirdi.
"Hayatım, telefonu kapatıyorum. Yandaki tuvalette bir geri zekâlı var. Sana sorduğum sorulara yanıt verip duruyor. Ben seni sonra ararım."

Yaşlı teyzelerin uzattığı hiç bir şeyi yemem artık 
Tur otobüsü şoförü omzuna dokunulunca hafifçe başını çevirmiş bir bakmış ki elinde bir avuç badem, yaşlı bir kadın. Teşekkür ederek almış bademleri ve yemiş. 15 dakika sonra yaşlı kadın tekrar şoförün omzuna dokunup bir avuç daha badem vermiş ve bu ikramı 5 kere daha yapınca 
-"Zahmet ediyorsunuz efendim.” demiş saygı ile şoför ve devam etmiş: "Hep bana yedirdiniz. Biraz da kendiniz yesenize." 
-"Çiğneyemiyorum evladım." demiş yaşlı kadın "Dişlerim yok."
-"'Niye satın alıyorsunuz o zaman?.." 
-"Evladım ben sadece üzerindeki çikolatayı emmesini seviyorum!"

Gün sözü
Şerefle bitirilmesi gereken en ağır görev, hayattır.

                      Alexis de Tocqueville (1805-1859)
internet sonrası tanışma
İnternet sonrası tanışma