Geleneksel ayrıma göre, Nebiler kendilerine Kitap verilmiş olan Rasullerin mesajını aktarmak için gönderilmişlerdir ancak onlara Kitap inmemiştir. Halbuki –Abdülaziz Bayındır’ın da işaret ettiği gibi- Allah Teâlâ nebîlere de Kitap ve Hikmet vermiştir: “İşte bunlar, kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz hüccet(kanıt)lerimizdir. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir. Biz ona İshak'ı ve Ya'kub'u da bahşettik; hepsine de doğru yolu gösterdik. Nitekim daha önce Nuh'a ve onun soyundan Davud'a, Süleyman'a, Eyyub'a, Yusuf'a, Musa'ya ve Harun'a da yol göstermiştik. Biz güzel davrananları böyle ödüllendiririz. Zekeriyya'ya, Yahya'ya, Îsa ve İlyas'a da (yol göstermiştik). Hepsi iyilerden idi. İsma'il'e, el-Yesa'a, Yunus'a ve Lut'a da (yol gösterdik), hepsini alemlere üstün kıldık. Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarını da... Onları seçtik ve onları doğru yola ilettik. İşte bu, Allah'ın hidayetidir, kullarından dilediğini bununla doğru yola iletir. Eğer (onlar Allah'a) ortak koşsalardı, yaptıkları (güzel) şeyler hiç olur, giderdi. İşte onlar, kendilerine Kitap, hüküm ve nebilik (nübüvvet) verdiğimiz kimselerdir. Şimdi şunlar, (Kureyş), bunları inkar ederse, (bilsinler ki) biz, bunları inkâr etmeyecek (koruyacak) bir toplumu, bunlara vekil bırakmışızdır.”(Enam, 6: 83-89). Ayetlerde on sekiz peygamber adı belirtilmekte ve onlara Kitap verildiği ifade edilmektedir. Sayılan peygamberlerden yaygın kanaate göre kendisine Kitap verildiği için rasul (Hz. Musa ve Hz. Davud) kabul edilenler de bulunmaktadır.

Yine başka bir ayette nebilere kitap verildiğinden söz edilmektedir: “Allah, nebilerden şöyle söz almıştı: ‘Bakın, size Kitap ve hikmet verdim; imdi yanınızda bulunan(Kitap)ı doğrulayıcı bir rasul geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve ona mutlaka yardım edeceksiniz! Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?’ demişti. ‘Kabul ettik!’ dediler. ‘O halde tanık olun, ben de sizinle beraber tanık olanlardanım.’ dedi.” (Al-i İmran, 3: 81). Yani nebiler kitap verilen peygamberlerdendir ve yaşadıkları dönemde bir rasul gelecek olursa nebilerden beklenen ona da iman etmek onu yalanlamamaktır.

Nebilere Kitap indirilmesi insanların ihtilafsız tek ümmet oldukları ilk dönemden itibaren mevcuttur: “İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, nebileri, müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi; onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hükmetmek üzere, içinde gerçekleri taşıyan Kitabı indirdi. Kendilerine Kitap verilmiş olanlar, kendilerine açık deliller geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü o(Kitap hakkı)nda anlaşmazlığa düştü(ler). Bunun üzerine Allah, kendi izniyle inananları, onların üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini doğru yola iletir.” (Bakara, 2: 213). Anlaşılıyor ki, nebiler(in en azından bir kısmı) kendisine Kitap indirilmiş olan peygamberlerdir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, tüm nebilere Kitap inip inmediği konusu gaybtır. Kur’an’da bu husus açıkça ifade edilmemiştir. Açık olan ise, nebilere Kitap verilmediği iddiasının sağlam bir gerekçesinin mevcut olmayışıdır. Kurtubi’nin dediği gibi, kendilerine kitap verilmemiş olan peygamberler de kitap verilmiş hükmündedirler. Çünkü onlara da hüküm ve peygamberlik verilmiştir. Yine kendilerine kitap verilmeyen peygamberler de kendilerinden önceki peygamberin Kitabı gereğince hüküm vermekle emrolunmuşlardır. O bakımdan onlar da kendilerine kitap verilenlerin kapsamına girer.

29 Eylül Perşembe (Memleket Gazetesi)