İslamcı Nihilizm kavramından yazarımız Murat Güzel sayesinde haberdar oldum. Bu kavramı “boşvermişlik” anlamında, yazarımız H. Hüseyin Uysal Beyi kızdıracağımı bilerek yazacağım bir “Ahmet Hakan Coşkun yazısı” için kullanmak istiyorum ben. Uysal Bey şu açıdan beni mazur görsün: 80’li yıllarda popüler eserler “delaletten hidayete” götüren türdendi. Son zamanlarda ise Mehmet Metiner ve A. H. Coşkun ile ve “gerçekten” tam tersine gidiş gündemde. Hem de bu değişim sadece kurgu bir eser değil, örnekleri ortada ve içimizde. Su-i Misal misal olma yolunda ve bu konuda bir şeyler söyleme ihtiyacı var.
A. Hakan Coşkun’un yazdığına göre ve anladığım kadarıyla, duyarlı bir Müslüman, insanlar günaha düşmesin diye Yusuf Ali adında bir exe. dosyası üretmiş. Bu dosya internet kullanarak günah işlemek isteyenlere engel oluyor ve ekranda hemen “Allah sizin her hareketinizi görür.” anlamında ayet beliriveriyormuş.
Bu Müslümandan Allah razı olsun diyorum. Zira yetişkin veya genç kim olursa olsun, onları günahtan uzak tutmaya çalışmak, asla özgürlüğe vurulmuş bir pranga olarak görülemez. Nasıl araştırma yapmak üzere internete bağlanan insanların Müslümanca ya da adam gibi amaçlarını yerine getirmelerini aniden açılan sayfalarla engelleyenler Coşkun’un özgürlük anlayışına göre kınanmıyorsa, günahı engellemeye çalışanlar nasıl kınanabilir?
Hem bu programı üreten Müslüman, kimseye cebir uygulamıyor ki! Hoşlanmadıysanız, bilgisayarınızı formatlayıp yeniden yüklersiniz. Ya da porno siteleri engelleyiciyi engelleme programı geliştirirler onu alır ve böylece özgür olursunuz. Allah’ın verdiği özgürlükten faydalandığınız için belki de sizi ödüllendirirler ve kim bilir sizi Turkcell reklamına bile çıkarırlar!
Şimdi sormak gerekiyor: Peki ya siz “özgürlük zabiti”misiniz? Dindarların porno karşıtı, İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’in çelişkilere sahip, haşema giyenlerin zevksiz ve müritlerin de şeyhlerini uçuruyor olma özgürlüğü yok mu? Siz “Allah’ın verdiği dindar olma, ya da olmama, tutarlı olma ya da olmama özgürlüğünü” ne hakla kısıtlıyorsunuz? Aslında sizin her yazdığınız yazı şu veya bu şekilde “anladığınız anlamda” özgürlüklere vurulan bir darbe değil mi?
Yazılarınızdaki üsluba bakarak, sizi dışarıda bırakmamak iyi niyetiyle Kanal 7’de söylediklerinizi mi yoksa Hürriyet’te yazdıklarınızı mı esas kabul edip sizi “İslamcı” veya “seküler” takiyyeci olarak tanımlayalım! Bu tanıma ihtiyacımız var zira bakarsınız ileride köşe yazarlarına 20 000 YTL veren bir gazetemiz olur o zaman Ahmet H. Coşkun’u davet eder gel şimdi de “bu taraftan” deriz kendisine, tabii ki uygun görürse!
Yazdıklarınızı iyiliği emir mi yoksa dar kafalılık mı görmeliyim? Zaman zaman da olsa güzel şeyler söylediğinizi itiraf edeyim ve öğüdünüze kulak vereyim ve en iyisi söylediklerinize gülüp geçeyim!

Murat Kayacan